İngilizce kelimeler, bir durumu niteleyen ve içinde bulunduğumuz durumları ifade etmemize yardımcı olan söz öbekleridir.

İngilizce öğrenirken, cümlelerin yapı taşı ve iletişimin temel anahtarı olan kelimelere düzenli bir şekilde çalışmanız son derece önemlidir. İngilizce kelimeleri öğrenmezseniz İngilizce cümle kuramazsınız ve insanlar ile iletişim kuramazsınız.

İngilizce öğrenmek sadece kelime ezberlemekle olmaz fakat ne kadar çok İngilizce kelime bilirsen o kadar fazla konu hakkında konuşabilirsin. Bu yazımızda sana İngilizcede en çok kullanılan kelimelerden bahsedeceğiz.

İngilizcede en çok kullanılan 100 kelime, tıpkı Türkçede gün içinde çokça duyduğumuz kelimeler gibi hem konuşma hem de yazma dilinde sıkça karşımıza çıkıyor. Bu kelimelere ne kadar aşina olursak, İngilizceyi anlamamız o kadar kolaylaşıyor.

Fakat bu kelimeleri birleştirecek gramer bilgimiz olmadan, günlük hayatta en çok kullanılan İngilizce kelimeler pek işimize yaramaz. Yani öncelikle İngilizce düşünmeyi öğrenmemiz gerekiyor. İşte İngilizcede en çok kullanılan 100 kelime ve İngilizce'de en çok kullanılan 10 kelimenin okunuşu…

No

İngilizce kelimeler

Türkçe Çevirisi

Örnek Kullanım

1

The

(Tanım belirtiyor, bir kavramın bilindik olduğunu belirtmek amacıyla kullanılıyor.)

The Office, the theatre

2

Be

Ol(mak), var olmal, bulunmak (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

Be a teacher (öğretmen ol)

3

To

(ismin yönelme hali) (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

To you (sana), Listen to me (beni dinle), I am happy to work here (Burada çalışmaktan mutluyum)

4

Of

-li, -e yönelik, ilişkili, bağlantılı (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

First of all (ilk olarak), Department of Finance (Finans Bölümü), Out of (dışında)

5

And

Ve

Domato and potato (domates ve patates)

6

A

Bir, herhangi bir, belirli bir tür veya nitelikteki

A mouse (bir fare), Have a bath (banyo yapmak), a little bit (azıcık)

7

In

İçeri, iç, içinde (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

Get in the car (arabanın içine bin, arabaya bin), in general (genellikle), built-in (gömme, ankastre, iç yapıya dahil)

8

That

Şu, o (mesafe belirtiyor, uzaktaki kavramlar için kullanılıyor)

That is a chair. (şu bir masadır.), that place (orası, ora, şurası, şura)

9

Have

Sahip olmak, elinde tutmak, yapmak (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

I have a car. (Arabam var.), have a nap (kestirmek), have mercy (acımak)

10

I

Ben

I am a student. (Ben bir öğrenciyim.)

11

It

O, ona

It is a pencil. (O bir kalem.)

12

For

İçin, yönünden, dair (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

For you (senin için), Look for (aramak), for now (şimdilik)

13

Not

Yok, değil, olumsuzluk, haricinde (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

It is not a monster. (O bir canavar değil.), not like yours (seninki/sizinki gibi değil)

14

On

Üzerinde, hazır, çalışır (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

It is a apple on the table. (Masanın üzerinde elma var.), turn on (açmak)

15

With

İle, birlikte, nedeniyle (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

With her (onunla), with glory (gururla)

16

He

O (erkekler için kullanılıyor)

He is a a teacher. (O bir öğretmen [ve onun erkek olduğunu anlıyoruz].)

17

As

Olarak, gibi, kadar (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

As a whole (bütün olarak), as soon as possible (bir an önce), as a result (sonuç olarak)

18

You

Sen,siz, sana, size (vb. diğer çekimler)

Thank you ([sana/size] + teşekkür ederim), you are a genius (sen bir dahisin)

19

Do

Yapmak, etmek (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

I do dishes (bulaşıkları yıkarım), do you like dolphins? (yunusları sever misin?)

20

At

Üzere, nezdinde, saatinde, -de (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

At 8 o’clock (Saat sekizde), at night (gece vaktinde), at work (işte)

21

This

Bu, buradaki

For this reason (bu nedenle), this desk (bu masa)

22

But

Ama, fakat

He is a good person but I don’t know him very well (o iyi biri ama onu çok tanımıyorum), last but one (sondan bir önceki)

23

His

Onun, ona ait (erkekler için)

 His pencil (onun kalemi), his feelings (onun duyguları)

24

By

-e, -inden, tarafından, itibarıyla, boyunca (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

Stop by (uğramak), affected by something (bir şeye tutulmak), by goverment (hükümet tarafından)

25

From

-den, -dan, itibaren, istinaden, beri (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

Benefit from something (bir şeyden yararlanmak), apart from (haricinde), from 80’s to 2000’s (80’lerden 2000’lere)

26

They

Onlar (erkekler için)

They are actors (Onlar aktör), where are they? (onlar nerede?)

27

We

Biz

We are champions (biz şampiyonlarız), do we know each other? (birbirimizi tanıyor muyuz?)

28

Say

Söylemek, laflamak, demek, söz

Final say (son söz), say goodbye (vedalaşmak, hoşçakal demek), something to say (söyleyecek bir şey)

29

Her

Ona, ona it (kadınlar için kullanılıyor)

Mother and her daugher (anne ve kızı), her age (onun yaşı)

30

She

O (kadınlar için kullanılıyor)

She plays guitar (o gitar çalıyor)

31

Or

Ya da, veya

Burger or pizza (hamburger ya da pizza)

32

An

Bir (sesli harfle başlayan kelimelerin öncesinde kullanılıyor)

An elephant (bir fil), an office (bir ofis)

33

Will

Gelecek zaman kipi, irade, vasiyet (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

I will be there (orada olacağım), her will (onun vasiyeti)

34

My

Benim

My teacher (öğretmenim), my dream job (hayalimdeki meslek)

35

One

Bir, tek, biri

One by one (birer birer), one half (yarısı), little one (ufaklık, küçük biri)

36

All

Tüm, bütün, hepsi

All the time (her zaman), all creation (tüm evren), all genres (bütün türler)

37

Would

Koşullu dilek, -ecekti,

Would like (istemek), would rather (tercih etmek), If we were home he would like to come here (evde olsaydık buraya gelmek isteyecekti)

38

There

Ora, orada, oradaki, şura, şurada, şuradaki

There is a bank (orada bir banka var), get there (oraya/şuraya gitmek)

39

Their

Onların

Earn their trust (onların güvenini kazanmak), on their own (kendi kendilerine)

40

What

Ne, neyi, cisim,şey (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

In what follows (devamında), what is your name? (ismin(iz) ne?), what are his capabilities? (onun yetenekleri nelerdir?)

41

So

Böylece, bu yüzden, bu nedenle, öyle, böyle, demek ki (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

So it begins (demek ki başlıyor), I was sick so I couldn’t do homework (Hastaydım bu yüzden ödevimi yapamadım), so and so (vesaire)

42

Up

Yukarı, artış, çıkış, yüksekte (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

She looked up at the skies (O [yukarı doğru] gökyüzüne baktı, I wake up early (erken kalkarım), It’s up to you (sana kalmış)

43

Out

Çıkış, dışarıda, dış, uzakta olan (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

Get out (çık dışarı), work out (egzersiz yapmak), find out (anlamak)

44

If

Eğer, rağmen, sözde (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

If else (eğer başkaysa), what-if (varsayımsal), see if it works (çalışıp çalışmadığına bakmak)

45

About

Hakkında, dair, üzere (ayrıca başka bir çok anlamda kullanılabiliyor)

It is not about you (Seninle ilgili değil), moon about (dalgın dalgın durmak), the lecture is about (ders tarih hakkındadır)

46

Who

Kim

Who is there? (Orada kim var?), Who is the president of the USA (ABD’nin başkanı kimdir?) An teacher is someone who teaches to students (öğretmen öğrencilere öğreten bir kimsedir)

47

Get

Almak, edinmek, elde etmek, kazanmak (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

Get some supplies (Biraz malzeme al)), get trophy (kupa almak), get a job (bir meslek edin)

48

Which

Hangi, hangisi

Which day (hangi gün), which office (hangi ofis), tell which is which (hangisinin hangisi olduğunu ayırt etmek)

49

Go

Gitmek, çıkmak, hareket etmek, girmek, başlamak (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

He goes to school (o okula gider), I go outside (dışarıya çıkıyorum)

50

Me

Bende, bana, benim

It’s me (benim [sorulan soruya cevap verme anlamında kullanılıyor])

51

When

Ne zaman

When do we go? (ne zaman gideriz?)

52

make

Yapmak, etmek, sağlamak (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

I will make a cake (pasta yapacağım), make me happy (beni mutlu et)

53

Can

Olabilmek, yapabilmek, teneke kutu

I can help you (sana yardım edebilirim), it is a can (o bir teneke kutu)

54

Like

Sevmek, benzemek, beğenmek, hoşlanmak

I like pizza (pizza severim), he is not like you (o sana benzemiyor)

55

Time

Zaman, süre, kere

How many times kaç kere), it is time to sleep (uyuma zamanı), time-out (süre bitimi)

56

No

Hayır, yok, ret, hiç

I said no (hayır dedim), She voted no (O hayır oyu verdi), no way (hiç yolu yok), no one (hiç kimse)

57

Just

Şimdi, sadece, yalnızca, az önce, tam (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

I have just arrived (az önce geldim), it is just a squirrel (o sadece bir sincap), just now (şu anda)

58

Him

Ona, onu

Do you like him? (Ondan hoşlanıyor musun?)

59

Know

Bilmek, öğrenmek, tanımak

I know him (onu tanıyorum), she knows something (o bir şeyler biliyor)

60

Take

Almak, (fotoğraf) çekmek, götürmek (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

I will take a shower (duş alacağım), she took some photographs (o birkaç tane fotoğraf çekti), take me home (beni eve götür)

61

People

İnsanlar, halk, millet

We are people (biz insanız), important people (önemli insanlar), common people (sıradan insanlar), crowd of people (kitle, kalabalık insan grubu)

62

Into

İçine, içeriye, -e, -a, -in içine

Into the car (arabanın içine), into the room (odanın içine)

63

Year

Yıl, sene, yaş

Happy new year (yeni yılın kutlu olsun), I am 28 years old (ben 28 yaşındayım), eventful year (olaylarla dolu sene)

64

Your

Senin, sizin

Your choice (senin/sizin seçimin([iz]), your opinion (senin/sizin düşüncen[iz])

65

Good

İyi, güzel, fayda

Good choice (iyi seçim), good luck (iyi şanslar)

66

Some

Biraz, bazı, birkaç (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

Some of them (bazıları), some practices (bazı uygulamalar), some ruins (bazı kalıntılar)

67

Could

Yapabilmek, olabilmek, “can”in geçmiş zaman hali

I could do it when I was younger (Gençken yapabilirdim), I could use some help (biraz yardıma ihtiyacım var)

68

Them

Onlara, onları

Don’t follow them (onları takip etme)

69

See

Görmek, anlamak (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

I see (görüyorum, anlıyorum), I see double (çift görüyorum)

70

Other

Diğer, başka, öteki

Other people (diğer insanlar), the other world (öteki dünya), some other time (başka zaman)

71

Than

-den, -e göre, hariç, nazaran (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

More than feelings (duygulardan daha fazlası), I would prefer juice rather than coke (Kolaya nazaran meyve suyunu tercih ederim)

72

Then

O zamanlar, o halde, öyleyse (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

Back then, I adored you (o zamanlar sana hayrandım)

73

Now

Şimdi, şu an, şimdiye ait

Right now (Hemen şimdi), he is working now (o şu an çalışıyor)

74

Look

Bakmak, görünmek, görünüş (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

I look into your eyes (gözlerinin içine bakıyorum), he looks handsome (yakışıklı görünüyor)

75

Only

Sadece, tek, sırf, yalnızca

Only 2 euro (sadece 2 euro), only child (tek çocuk)

76

Come

Gelmek (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

I come home (eve geliyorum), come to mind (akla gelmek)

77

Its

Onun

Don’t judge a book by its cover ([deyim] insanı dış görünüşüne göre yargılamayın)

78

Over

Fazla, bitmiş, üzerine, ötede (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

It’s over (bitti), get over something (bir şeyi atlatmak), he must be over fifty (50’nin üzerinde olmalı), a table over there (ötedeki bmasa)

79

Think

Düşünmek, sanmak

I am thinking about you (senin hakkında düşünüyorum), I think you misunderstood me (sanırım beni yanlış anladın)

80

Also

Ayrıca, da (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

I also called you (ayrıca seni aradım), we must also think that (şunu da düşünmeliyiz)

81

Back

Arka, geri  (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

Turn back (geri dön)

82

After

Sonra, ertesi (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

Call me later (beni sonra ara), the day after (ertesi gün),

83

Use

Kullanmak, kullanım, faydalanmak (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

Use a notebook (dizüstü bilgisayar kullanmak), common use (genel kullanım), you used me (benden faydalandın)

84

Two

İki

Two apples (iki elma)

85

How

Nasıl

How to use (nasıl kullanılır), this story tell us how we succeeded (bu hikaye nasıl başarılı olduğumuzu anlatıyor)

86

Our

Bizim

Our team (takımımız)

87

Work

Çalışmak, iş, eser

I work as an engineer (mühendis olarak çalışıyorum), work of art (sanat eseri)

88

First

İlk, birinci, başlangıç (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

I come first (ilk ben geldim), first of all (herşeyden önce), first aid (ilk yardım), he was first (o birinciydi)

89

Well

İyi, kaynak (su vb.), kuyu (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

Do it well (iyi yap), water well (su kuyusu)

90

Way

Yol (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

This way goes to main street (bu yol ana caddeye gidiyor), is there any other way? (başka bir yolu var mı)

91

Even

Bile, hatta, çift (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

Even if you do it, our manager may not accept it (yapsan bile müdürümüz kabul etmeyebilir), you should even see it (hatta onu görmelisin), odd or even (tek mi çift mi oyunu), even number (çift rakam)

92

New

Yeni (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

New computer (yeni bilgisayar), new recruits (yeni elemanlar)

93

Want

İstemek, arzulamak

I want a candy (şeker istiyorum), ı want to be an engineer (mühendis olmak istiyorum, I want you (seni arzuluyorum)

94

Because

Çünkü (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

I can’t work today because I am sick (Bugün çalışamıyorum çünkü hastayım), because of you (senin yüzünden)

95

Any

Hiç, herhangi (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

Any juice left? (hiç meyve suyu kaldı mı?), you can choose any of them (Onlardan herhangi birini seçebilirsin[iz])

96

These

Bunlar

These are apple trees (bunlar elma ağaçlarıdır)

97

Give

Vermek, getirmek (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

Can you give me a pencil? (Bana bir kalem verebilir misin?), Give birth (doğurmak, dünyaya getirmek)

98

Day

Gün

Thursday is the 4th day of the week (perşembe haftanın 4. günüdür)

99

Most

En, en çok, çoğu

The most important (en önemli), I love him most (en çok onu seviyorum), most people (çoğu insan)

100

Us

Biz (ayrıca US şeklinde ABD kısaltması larak kullanılıyor)

He like us (O bizi sevdi), she give us a reason to quit (bize bırakmamız için bir neden veriyor)

Editör: Mehmet FENER