Terörden sonra gelen en büyük tehdit uyuşturucudur! Bu benim kişisel öngörüm. Keza bu öngörümü destekleyecek onlarca sebep sayabilirim.

Ülke genelinde giderek yaygınlaşan uyuşturucu ve madde bağımlılığı, istatistik rakamlara bakıldığında korkutucu boyutta artış göstermektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bir konuşmasından sonra gündeme gelen “Uyuşturucu” bağımlılığı, münferit bir hadise olmaktan çıkmış ve ulusal bir “Mesele” haline gelmiştir. TBMM’de bir soru önergesi veren bir Milletvekilinin, önergesine yansıttığı iddialar hakikaten ürkütücü.

Gaziantep, Türkiye sıralamasında, madde bağımlılığında ilk beş içerisinde.Milletvekilinin uyuşturucu kullanımıyla ilgili meclise verdiği soru önergesinde Gaziantep'te durumun ciddi bir hal aldığını belirterek madde bağımlılığıyla birlikte hırsızlık ve gasp olaylarının da arttığına dikkat çekti.

“Bonzai” adlı uyuşturucunun, Gaziantep’te gençler arasında en yaygın kullanılan maddelerden biri olduğunu söyleyen Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul,“Gaziantep’li bir gencin “Düztepe Mahallesi'nde eli torba tutmayan yok” ifadesini de soru önergesine ekledi.

 Benzer bir iddia da, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’den geldi. Destici, bir konuşmasında, son on yılda, ülke genelinde uyuşturucu ve madde bağımlılığının 200 kat arttığını iddia etti.

Aslında uyuşturucu ve madde kullanımıyla ilgili Devletin resmi istatistikleri en son 2011 yılında yapılmış. Bu istatistiklere göre Gaziantep’te bir yıl içerisinde 7 kişi madde kullanımı sonucunda hayatını kaybetmiş.

Meselenin sayısal grafiğini bir yana bırakıp, sosyal hayatın içine döndüğümüzde, madde bağımlısı sayısında hızlı bir artış görüyoruz. Kentin varoşlarında yoğun şekilde varlıklarını sürdüren madde bağımlısı kadar, onlara bu uyuşturucuyu sağlayan “Uyuşturucu tacirleri” sayısında da aynı oranda bir artış gözlemlemek mümkün.

Özellikle kentsel dönüşüm bölgelerinden, Toki konutlarına göç eden kesimlerin yaşadığı “Seyrantepe”, bununla birlikte Hacıbaba, Çıksorut, Düztepe, Yukarıbayır, Karşıyaka gibi semtlerde yoğun şekilde görülen madde bağımlılığı konusunda toplum çok ciddi endişe taşımaktadır.

Madde bağımlılarının işledikleri cinayet haberleri  toplumu fazlasıyla rahatsız ettiği gibi, kendi çocuklarının da bir şekilde kandırılarak veya etkilenerek madde kullanabileceği ihtimali bu korkularını ikiye katlamaktadır.

Bu meseleyle ilgili polisiye tedbirler yeterli midir? Bana göre değildir! Zira bu sadece güvenliğe yaslanan ve polisiye bir mesele değildir. Öncelikle “Rehabilite” gerektirmektedir. Analiz, teşhis, tespit ve tedavi gerektiren bir marazdır bu.

Eğitimle alakalı boyutu var!  Sosyal ve psikolojik yönleri var! Ahlaki yozlaşmayla ilgili yönleri çok fazla var! Ekonomik sorunlarla bağlantıları var! Kısaca, başlı başına bir “Virüs”ten bahsediyoruz. Öyle ki, hızla yayılan, giderek büyüyen ve eğer önü alınamazsa en az “Terör” kadar büyük bir soruna dönüşebilecek bir illettir mevzu bahis olan.

Akşam belli bir saatten sonra sokağa çıkmaya korkan, küçük çocuğunu bakkala, markete göndermekten imtina eden bir şehre dönüşüyor Gaziantep! Bu söylediklerim size abartılı geliyor olabilir. Ama emin olun ki abartmıyorum. Kendi ikamet ettiğim sitede en az 10 tane madde bağımlısı olduğu söyleniyor. İkamet ettiğim apartmanın tüm elektrik ampülleri ve lamba camları söküldü! Sonradan öğrendim ki, madde bağımlıları bunu bir şekilde uyuşturucuya dönüştürüp içiyorlarmış!

Uyuşturucu varsa hırsızlıkta vardır. Bu kişiler bu maddeyi alabilmek için her şeyi yapabilecek kadar bağımlılar! Buna cinayeti de dahil edebilirsiniz! Zaten zaman, zaman ülke gündemine oturan vahşi cinayetlerin bazılarını görmedik mi? Birkaç yıl önce bir öğretmen ve annesi bu yamyamlar tarafından kaçırılıp vahşice tecavüz edip öldürüldüler!

Devlet bir an önce bu tehdite karşı alternatif ve kalıcı bir çözüm üretmelidir. Bu konuda gerekli yasal düzenlemeler yapılarak, cezalar caydırıcı olmak zorundadır. Cinayet işleyen birisine “Sarhoş” ya da “Uyuşturucu kullanıcısı” indirimi, veya cezalarda ki “İnfaz” indirimi kalkmalıdır. “Bir katil her katil gibidir!” Cezasını da en ağır şekilde çekmelidir.

Uyuşturucu satanlar bu millete ihanet suçundan yargılanarak, “Terörist” muamelesi görmelidir. Bu işin terörden farkı nedir? Hatta terörden daha tehlikelidir. Keza, terörün yuvalandığı yer bellidir, ancak bu alçakların ne zaman, nerede hangi genci zehirleyecekleri belli değil.

Özetleyecek olursak, Gaziantep Valiliği, uyuşturucuyla mücadelede daha etkin ve görünür olmalıdır. Elbette Emniyet üzerine düşeni yapmaya gayret etmektedir ama belli ki, bu yeterli olmuyor. Olsaydı zaten mücadelede belli bir noktaya gelinirdi. Ne ki, madde bağımlısı sayısında her geçen gün artış yaşanması bu mücadelenin yeterli olmadığının delilidir.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Gaziantep Valiliği, birtakım çalışmalar yaptılar ve yapıyorlar. Özellikle Belediye bünyesinde ve Valilik katkısıyla oluşturulan “Rehabilitasyon merkezleri” desteklenebilir mahiyette olumlu projelerdir. Ve fakat, bu husus sembolik birkaç merkezle çözülebilecek kadar küçük bir mesele değildir artık, devamı gelmelidir.

Bununla beraber, bu mesele hususunda merkezi yönetimin acilen yasal düzenlemeler yapması elzemdir.

Mesela; Madde bağımlılarıyla ilgili yapılabilecek şeylerden bir tanesi de, belli merkezlerde ve şehrin dışında kamplar oluşturularak, bu illette muzdarip olan kişilerden toplumun etkilenmemesi sağlanıp, aynı zamanda, burada oluşturulacak rehabilitasyon vesilesiyle tedavi edilmeleri sağlanabilir. Ayrıca yine bu kamplarda mesleki eğitimler verilerek topluma kazanılmaları konusunda ivme kazanılabilir diye düşünüyorum.