Yağışlı havaya rağmen Lahey'in Malieveld Meydanı'nda toplanan binlerce kişi, Gazze ile dayanışmalarını dile getirmek için, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto ederek, Filistin'e desteklerini dile getiriyorlardı.

Orada bir de Türk asıllı bir milletvekili vardı. İsmi, Stephan van Baarle. Onu sadece buradaki protestlarda görmedik. Kendisi ülkede Türk ve Müslüman vatandaşların yakınen tanıdığı Denk Partisi’nin Meclis Grup Başkanı, Milletvekili ve aynı zamanda partinin yeni lideri.

Buradaki yürüyüşte "Netanyahu, Lahey'de yargılanmalı. Hollanda halkı, İsrail'i destekleyen hükümetlerinin değil Filistinlilerin yanında. Hollanda siyasetinde Filistin'i savunduğunuzda size sansür uyguluyorlar, ifade hürriyetinizi kısıtlıyor."diyen Stephan’ın Gazze isyanı bununla sınırlı değil.

Hollanda’da Temsilciler Meclisi’nde de “Nehirden denize kadar, Filistin özgür olacak” ifadesi “belirli bir çağrışım” içerdiği gerekçesi ile yasaklanan Stephan’ın sözleri sebebiyle Hollanda Temsilciler Meclisi’nde İsrail-Hamas savaşı ile ilgili oturum düzenlendi.

Milletvekili Stephan van Baarle, oturumda yaptığı konuşmada, “Nehirden denize kadar, Filistin özgür olacak” ifadesini kullanınca Meclis Başkanı Vera Bergkamp tarafından uyarıldı.

Bergkamp, “Son cümlenin belirli bir çağrışımı olduğunu biliyorsunuz değil mi? Bu mecliste bu son cümleyi bir daha duymak istemiyorum. Sizi bu konuda uyarmıştım.” deyince Türk asıllı van Baarle de bu durumdan rahatsız olduğunu ifade ederek, “Filistinlilerin özgürlük ve eşitlik talepleri hemen antisemitizm ya da başka bir nefret biçimine sokuluyor. Ben antisemitizme karşıyım.” diye konuştu.

Oturumda bazı milletvekilleri de van Baarle’nin kullandığı ifade ile Yahudi düşmanlığı yaptığını belirterek, sözlerini geri almasını talep etti.

Ancak söylediklerinin bir nefret unsuru olarak değerlendirilmesine itiraz eden van Baarle, “Sözlerimi geri almayacağım! Ben Filistinlilerin haklarını savunuyorum ve bunu istediğim şekilde yaparım. Biz nasıl bir üslupla konuşacağımızı kendimiz seçeriz.” Sözleriyle geri adım atmayacağını deklare etti.

Sonuç olarak oturumda, Hollanda’da hukuken suç teşkil etmeyen “Nehirden denize kadar, Filistin özgür olacak” ifadesine ilişkin, İsrail Devleti’nin yok edilmesinin propagandasının yapıldığı ve bu nedenle “şiddete çağrı” oluşturduğu gerekçesi ile sunulan önerge kabul edildi. Ancak ben burada bakışınızı başka bir yöne davet etmek istiyorum.

Kendisi aslen Rizelidir. Denk Partisi Meclis Grup Başkanı, Milletvekili ve partinin yeni lideridir.

Evet ismi Stephan van Baarle. Ancak bir Müslüman gibi çalışıyor ve bir Türk gibi hareket ediyor. Hatta bazen bir Müslüman ve Türk’ün yapmadığını, söyleyemediğini çıkıp Hollanda Meclisi’nde hem de Meclis Başkanı’nın gözlerine baka-baka hür ifadeleriyle anlatıyor.

Zulmü anlatıyor!

Vahşeti anlatıyor!

Yanlış anlaşılsa da pes etmiyor!

Sözümün arkasındayım diyor!

Bizzat tanışma ve konuşma fırsatım da oldu kendisi ile; gayet mütevazi, samimi bir o kadar da içten duygularla hareket ediyor.

Stephan van Baarle’nin tüm bu haykırışları bir zamanlar Hollanda Meclisi’ni ziyaret ettiğinde Netanyahu ile el sıkışmayan ve Filistin’e bizzat ziyarette bulunarak orada İsrail askerleri tarafından gözaltına alınan partinin eski lideri Tunahan Kuzu’nun çizgisini akıllara getiriyor.

Sizce de Türk ve Müslüman toplumunun böyle vekillere Hollanda meclisinde ihtiyacı yok mu?

Bu sebeple yakında seçimlerin yapılacağı ülkede yaşayanlar olarak bu yapılanları es geçmeyin.

Geleceğiniz için es geçmeyin!

Haklarınız için es geçmeyin!

Özgürlüğünüz için es geçmeyin!

Sesinizin yükselmesi ve daha da dikkate alınması için es geçmeyin!

Ve sakın ola, ”bana ne” demeyin!

Bir gün olur sen de düşersin!

Bir gün olur senin de ihtiyacın olur, seni ve haklarını savunacak birine!

O Rizeli bir yiğit ve aslen bizim toprakların çocuğu.

Bunu da unutma!

Vesselam,