Bütün teorileri ve toplum araştırmalarını, algı ve enformasyon çalışmalarını bir kenara bırakın! Zira Ramazan ayı geldi ve her yere gölgesi düştü, görünür oldu.

Oruç tutmayanların bile gündemi Ramazan oldu.

Ötede beride, dillerini yılan gibi kıvrım kıvrım çevirerek, oruç tutanlara laf atmaya çalışanlar olduğu gibi, şeytanların bağlanması sonucu oluşan alan boşluğunu doldurmak için, üstün gayretler sergileyerek yokluklarını aratmamaya çalışanlar var. Hep olacak.

Her Ramazan ayında yaşadığımız ve aslında şeytanın dostlarının da bir nevi karşıt şahitliği ile tescillenmiş bir gerçek olarak; bu topraklara, şehirlere ve köylere Ramazan geldi!

İftar vakitlerinin yaklaştığı şehirlerde ortaya çıkan sükûnet ve hatta trafik yoğunluğunun iftar için evlerine koşanlar sebebiyle artması ve ardından ezanla birlikte hayatın tüm telaşına, gürültüsüne verilen bir iftar molası, bize büyük resmi çiziyor.

Bu toprakların büyük resminin hakim rengi İslam’dır ve kıyamete kadar da öyle kalacaktır biiznillah.

Biz oruçlarımızı tutacağız, iftar sevinçleri yaşayacak, sahur bereketlerine ulaşacağız. İşin bizi ilgilendiren tarafları bunlar. Sonra kısmetse salimen bayrama kavuştuğumuzda, temizlenmiş ve bağışlanmış olarak o günlere gelmenin sevinci ve huzuru ile bayram edeceğiz.

Biz bir hayat gayesi ve ölüm sonrası hedefi olanlar olarak, küçük tartışmalardan ve basit insancıkların hırıltılarından uzak duracağız.

Şu hayatta; “iyi bir insan mı, kötü bir insan mı olacağız” sorusundan daha önemli bir soru yoktur.

Şu dünyada; “cennete mi, cehennemi mi gideceğiz” meselesinden daha büyük bir konu yoktur.

Oruç tutanlar olarak, tutmayanların halini üzüntüyle dert etmekten ve bir ihtimal ortaya çıktığında, gönlümüzde taşıdığımız imanı ve oruç sevincini anlatarak, göstererek hidayetlerine vesile olmaktan başka bir yaklaşıma ihtiyacımız yoktur.

Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen birinin, Ramazan sevincimizi ya da iftar zevkimizi anlamasını beklememize gerek yok. Dilleriyle bizi rencide etme çabalarını, kızarak cevap vermeye değil “ben oruçluyum” diye metanet ve vakarla karşılamaya ihtiyacımız vardır.

Bizim çok büyük hesaplarımız var, planlarımızı ve hayatımızı cennete göre yapıyor ve yaşıyoruz.

Ölmenin bayılmak olmadığını ve ölümden sonrasının yokluk değil asıl varlık olduğunu, bir hesaplaşmanın ve bir hesaba çekilişin kaçınılmaz olduğunu biliyoruz.

Bizim bütün meselemiz, niyetlerimizle amellerimizin uyumu.

Allah(cc) için oruç tutmaya niyet ettik, bu niyet üzere iftar etmeye ve tüm Ramazan ayını bu niyet üzere tamamlamaya gayret edeceğiz.

Ramazan sevincimiz mübarek olsun, sahurumuz ve iftarımız mübarek olsun!