Şehirlerin, geçmişten gelen ve mevcut gelişmişlikle yoğrulmuş bir kültür yapısı olur ve bu; sadece insanların davranışlarında ya da yaşantılarında değil, şehrin alt ve üst yapısında da gözle görülür.

Mesela Kudüs’e gidenler, eski şehrin sokaklarında dolaşırken, bir Osmanlı şehrinde olduklarını “tırnaklarından tepelerine” kadar hissederler. Ayaklarının altındaki taşlar tarihi fısıldar, üstlerindeki kemerler medeniyet hikayeleri anlatırlar. Sokakların köşelerinde öyle alelade dönüşler değil; tarihin şehir ve medeniyet kurgusunda çıkmış, sanat eseri köşeler dönerler.

Gaziantep’in herhalde en sık rastlanan, en çok düzenlenen ama en az yakışan belediyecilik hizmeti; orta refüjlerdir. Aslında kaldırımlarla orta refüjlerin arasında bir tür yarış hatta düşmanlık varmış gibi bir manzara ile karşılaşmak, şehrimizin hemen her yerinde mümkündür.

Gaziantep’in kaldırımları hakkında şiir yazmak mümkün olsaydı, herhalde sokaklarda evsiz kalmış insanların dramlarını anlatan bir edebi eser gibi bir ağıt ortaya çıkabilirdi.

Bu kaldırımlarla uyumsuz orta refüj hatta caddelerin iki yakasını birleştiremeyen kaldırım anlayışının, Gaziantep’in tarihiyle ve mevcut gelişmişliğiyle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını anlamak için yine belediyelerimizin, gerçekten özenle düzenlediği bazı eski mahallelerin durumunu görmek bile yeterli olacaktır.

Şu an biraz bozulmuş olsa da; Bey Mahallesi kaldırım ve orta refüjleri ile bugünden derin geçmişe gerçek bir yol açan, kullanışlı ve estetik, bu şehre ve olması gerekirken olamayan dokusuna pek bir yakışıyor.

Yine aynı şekilde; Şehreküstü’nde sokak sokak yapılan restorasyonlar ve Şıh Meydanı çalışmaları sonrasında ortaya; tarihin bir devrinden fırlamış ve bugüne konmuş, müstesna mekanlara ve sokaklara sahip, yine gerçekten bu şehre ve geçmişine, ayrıca bugünkü iddialı duruşuna yakışır bir semt ortaya çıkmıştır.

Bu iki mahallenin bir ruhu, bir estetiği ve gerçek bir şehir görüntüsü olduğunda, kimsenin bir şüphesi yoktur. Gaziantep’in keşmekeşinden yorulan birileri için, bir nevi kaçamak alanlarına dönüşen, taşların insanlarla konuştuğu bu güzelliklerin, şehrin merkezinde durup, bütün bir şehre bir karakter verecek yol ve kaldırım çalışmalarına örneklik etmiyor oluşuna şaşırmamak elde değil.

Demek ki belediyelerimiz, kibar ve güzel kaldırımlar yapabiliyor, ruhu olan ve adeta konuşan sokaklar inşa edebiliyor, hatta tarihi ihya edebiliyorlarmış!

O halde, şehrimizin devasa caddelerindeki anlamsız zıtlıklar, birbirine benzemeyen kaldırımlar, çarpık orta refüjler neyin nesidir?

İki merkez ilçe ve bir büyükşehir, ortak bir şehir karakteri oluşturamıyorlarsa, hangi konuda birlikte iyi çalışıyorlar, merak etmemek elde değil.

Neden ana caddeler, sıradan ve hatta vasatın altında bir görüntü veriyor?

Bakınız, kaldırım yapılmıyor demiyorum, kaldırımlar neden estetik ve düzenli değil, neden zamanında ve yerinde tamiratlarla korunmuyor diyorum.

Sahi neydi belediyeciliğin biz sıradan insanların gözündeki anlamı: Yollar ve kaldırımlar değil mi?

Bu şehrin terk edilmiş sokaklar ya da kaldırımlar gibi görüntülere tahammülü yoktur. Canı isteyenin istediği yerden bozduğu ve ne hesabının sorulduğu ne de tamirinin yaptırıldığı ya da en azından masrafının bile alınmadığı bir düzenin vatandaşı memnun etmesini herhalde beklemiyor kimse.

Belediyelerimizin halkımıza, kaldırım ve orta refüjlerin kamu malı olduğu ve sadece özel izinlerle kazı ve sökme yapılabileceğini, önce kendisi kurumlar bazında uygulayarak öğretmesi gerekiyor.

Kaldırım ve orta refüjlerin, çok sık kontrol edilmeleri ve yeşil alan iseler bakımlarının yapılması, taşla kaplı iseler tamiratlarının yapılması elzemdir.

Kaldırımı olmayan bir caddenin olamayacağını, olmaması gerektiğini önce belediyelerimizin idrak etmesi gerekiyor. Kaldırımların yürünemeyecek kadar bozuk olamayacağına önce belediyelerimizin yetkililerinin inanması gerekiyor.

Her iş gibi, kaldırımların da bir standardının olması gerektiğini, belediyelerimizin uygulamalı olarak bize göstermesi ve ispatlaması gerekiyor.

İlçe ve büyükşehir belediye sınırlarının kesiştiği kaldırımların nereleri olduğunu bizim sıradan vatandaşlar olarak anlayamamamız gerekiyor! Birinin yaptığıyla diğerinin, elma ve armut gibi farklı ve uyumsuz olmaması gerekiyor.

Gaziantep’in, kültür ve tarih geçmişine, bugünkü vizyon ve hedeflerine uygun, modern ve gelişmiş, gerçek medeni bir şehir görümüne ulaşması için; kaldırımlarının ve orta refüjlerinin mutlaka bu misyon ve vizyona uygun olarak inşa edilmesi, tamir edilmesi ve elden geçirilmesi gerekiyor.

Kaldırımlarına şiir yazılası bir şehir olmanın yolu, insanların ayağına taş değmeden dolaşabildiği bir güzelliği gerçekleştirebilmekten geçiyor. Sonra zaten, ayağına taş değirmeyenlere yapılacak dualar tahmin edilebilir.