Bir toplumda zihnin kirlendi mi gerisi çorap söküğü gibi gelir.

Önüne geçmek neredeyse imkânsız olur.

Herkes bu kirlilikten etkilenir.

Aradaki fark kirlenmenin rengi ve şekli olur.

İslamcı’sı da Laik’i de kirlenir.

Çünkü kirlenmiş olan insanın kendisidir.

Kirlenmiş olan insanın insani tarafıdır.

Bugün hepimiz buna şahit oluyoruz.

Genelden yerele bir zihin kirlenmesi devam ediyor.

Bu kirlenme, ukûbât’tan  muâmelât’a,  itikattan,  ibadete, sosyal hayattan siyasete, sanattan kültüre her alanda devam ediyor.

Hem bireysel hem toplumsal

Hem ulusal hem evrensel

Hal böyle olunca bu kirliliği görmek neredeyse imkânsız hale geliyor.

Hak ve adalet adına söylenen sözlerle herkes gülüp geçiyor.

Toplum birbirine alicengiz oyunu oynuyor.

Karşılıklı menfaat ve idare etme sanatı uygulanıyor.

Herkes kazanma üzerine plan yapıyor ve herkes kazanmaya oynuyor.

Doğal olarak da bu kirli zihinle herkes kaybediyor.

Dünya ve içinde bulunan kim varsa

Dahası ortada umutsuz bir vaka da apaçık duruyor.

Çünkü zihin kirliliği sarhoşluk gibidir.

Kim, neyi niçin ve neden yaptığını bilmiyor.

Ve temizlenmek istemiyor hiç kimse

Çünkü herkes korkuyor.

Tıpkı bir köyde tüm köy halkının bir sudan içip delirdikten sonra, o suyu içmeyen iki kişinin tüm köy halkı tarafından deli olarak lanse dilmelerine dayanamayıp gidip o sudan içmeleri gibi.

Ne diyor Hz. Ali, “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar”

Yada Yahya Bin Muaz. (r.a.) dediği gibi;

Ey insanlar görüyorum ki 
Evleriniz Rum Kayserlerine,
Lükse hayranlığınız, Kisra’nın tutumuna,
Servet peşinde koşmanız , Karun’un anlayışına,
Saltanatınız Firavu’nun saltanatına,
Nefisleriniz, Ebu Cehil’in nefsine,
Gururunuz Ebrehe’nin gururuna, 
Yaşayışınız sefihlerin yaşayışına benziyor,
ALLAH için söyleyin MUHAMMED’i (s.a.v) olanlar nerede..!