Bu tür yazıların sebebi nedir diye düşünenler olabilir. Daha önce batı insanıyla ilgili bir sorunumun olmadığını mükerreren ifade etmişim. Benim asıl sorunum, başta batı insanın kendisi olmak üzere tüm insanlığın başının belası olan batı kültürüyledir.

Zira yıllardır nesillerimize “muasır medeniyet” diye lanse edilen batı kültürü, cahiliye karanlığından daha vahşi bir bataklıktır. Ama batının kapkara olan yüzü bembeyaz ve pir-u pak olarak gösterildikçe, nesillerimizin fikren batıya akınları devam ediyor. Sonra bu fikri akımlar fiziki akımlara dönüşüyor.

Takriben iki asırdır vahşi batı, işgaller ve sömürü çarkıyla paranın ve gücün kontrolünü eline geçirdi. Bu imkânlarla kurduğu devasa kitle iletişim araçları; TV, basın, sosyal medya ve internet dünyasıyla kapkara yüzünü ak-u pak ve bembeyaz göstermeyi başardı. Bu sayede başta bizim ülkemiz olmak üzere dünyanın birçok halklarının yeni nesilleri batıyı ve özellikle Avrupa’yı ve ABD’yi bir cennet gibi görür hale geldi. Bu sebeple de batılılar bizden devşirdikleri beyin ve bilek gücüyle servetine servet, gücüne güç kattı.

Son yıllarda “Pizza Gate” skandalı “Ceffry Epstein” caniliği, “binlerce rahip tacizleri” “sinagog tünelleri” ve derken Kanada’da yatılı bir manastırın arazilerinde ortaya çıkan onlarca toplu mezarlar, batının kapkara yüzünü biraz olsun deşifre etti. Evet, aslında görünen, buzdağının sadece ucudur. Ama bu kadarı dahi, vicdan sahibi olup insanlık vasfını yitirmemiş milyonlarca insanın gözlerini açmaya vesile oldu. İşte Anadolu Ajansının haberinde bu mezarlarla ilgili birçok haberden birisi:

“Kanada, karanlık geçmişi ile yüzleşiyor. Kültürel soykırımdan dolayı özür dileyen ve 20 milyar dolar tazminat ödemeyi kabul eden Kanada, bu kez yerlilerin kültürel kayıpları için 2 milyar dolar ödeyecek.

İlk mezarlar 2021'de bulunmuştu

Ülke genelindeki 139 okulda başlatılan radar taramalarında, ilk kez 29 Mayıs 2021'de, British Columbia eyaletinin Kamloops kentindeki bir yatılı kilise okulunun bahçesinde 215 çocuğa ait ceset kalıntılarının olduğu kayıt dışı mezarlar ortaya çıkarılmıştı.

Kanada'nın Sakatchewan eyaletindeki Cowessess Bölgesi First Nation Yerlileri Şefi Cadmus Delorme, 24 Haziran 2021'de, bölgede 1990'lara kadar faaliyet gösteren Marieval Yatılı Kilise Okulunun bahçesinde 751 çocuğa ait kalıntıların olduğu kayıtsız mezarlar bulunduğunu açıklamıştı.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau, kamuoyunda büyük yankı uyandıran eski yatılı kilise okullarının bahçesinde bulunan çocuk mezarları için, "Kanada tarihinin en karanlık bölümlerinden biri" ifadesini kullanmıştı.

Kiliselerin yatılı okulları, asimile merkezi işlevi gördü

Avrupa'dan Kanada'ya göç, yerliler için bir soykırım ve asimilasyon hikâyesine dönüştü. Yerlilerin kendi kültürlerini unutup, Hristiyanlaşması için kilise okulları açıldı. 150 binden fazla çocuk, ailelerinden kopartılarak yatılı kalmaya zorlandı.

157 yıl süren zulümde, resmi rakamlara göre en az 6 bin çocuk hayatını kaybetti. Ancak okul bahçelerinde ortaya çıkan toplu mezarlar ve kayıtsız çocuklar gerçek sayının çok daha fazla olduğunu düşündürüyor. Kanada hükümeti, 2008 yılında bu insanlık ayıbı nedeniyle resmen özür diledikten sonra tazminat davası açıldı. Hükümet, kilise okullarında ölen çocuklar için 20 milyar dolar ödemeyi kabul etti.

Kanada devletine karşı kültürel soykırım suçlamasıyla 2012 yılında başka bir dava daha açıldı. Hükümet bu kez 2 milyar dolar tazminatı kabul etti. Tazminatın ödenebilmesi için kararın mahkeme tarafından da onaylanması gerekiyor. Kanada'daki kilise okullarının karanlık tarihi, 2021 yılında bu okullardan birinin bahçesinde kayıtlarda bulunmayan 751 çocuğun toplu mezarının bulunmasıyla ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine bütün okulların bahçelerinde dedektörlerle arama başlatıldı. Geçen hafta bu okulların birinin daha bahçesinde toplu mezar bulundu. Mezarda 171 çocuğun gömülü olduğu düşünülüyor. 

İlki 1840'ta Katolik Kilisesi tarafından Kanada hükümeti adına açılan ve sonuncusu 1997'de kapatılan yatılı kilise okulları, 150 binden fazla yerli çocuğun ailelerinden zorla koparılarak alıkonulduğu yerler olarak tarihe geçti. Beyaz çoğunluğun hakim olduğu topluluklara entegre edilmek için zorla ailelerinden ve kültürlerinden uzaklaştırılan çocukların büyük kısmının kötü muameleye maruz kaldığı, açlık ve soğuğun yanı sıra cinsel ve fiziksel tacize uğradığı, hatta bazı çocuklar üzerinde tıbbi deneyler yapıldığının belirlendiği öne sürüldü.

Yatılı kilise okullarında yaşanan trajedinin tüm boyutları ile ortaya çıkarılması için 2008’de Kanada’da Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Hayatta olan mağdurların 6 bininden fazlasını dinleyen Komisyon, çalışmalarını 2015'te tamamladı ve yaşananları "kültürel soykırım" olarak tanımlayarak 4 bin sayfalık rapor yayımladı.

Bazı kaynaklarda, kilise okullarında kalırken ölen çocukların sayısı 4 bin 200 olarak verilirken, Komisyon raporunda, ölümlerin kilise yönetimlerince belgelenmemesi nedeniyle bu sayının 5 bin 995 olduğu kaydedildi.” 

Bir Batılı Kaynağın Haberi

Kanada’nın British Columbia eyaletindeki bir yatılı kilise okulu bölgesinde daha isimsiz mezarlar bulundu. British Columbia eyaletinin Williams Lake Bölgesi First Nation Şefi Willie Sellars, düzenlediği basın toplantısında, bölgedeki St. Joseph's Mission Yatılı Kilise Okulunun bahçesinde 93 yeni mezar keşfedildiğini duyurdu. Sellars, 470 hektarlık alanın 14 hektarını radarla taradıklarını, şimdiye kadar 93 mezar yerinin belirlendiğini ifade etti.

Bölgedeki çalışmanın, belirlenen program kapsamında süreceğini belirten Sellars, "Onlarca yıldır St. Joseph's Mission'da ihmal ve istismar raporları vardı. Bu tesiste ölen ve kaybolan çocukların raporları vardı. Bu raporlara itibar edilmedi." dedi. St. Joseph's Mission Yatılı Kilise Okulunun 1891 ila 1981 yıllarında Williams Gölü yakınında faaliyet gösterdiğini ifade eden Şef Sellars, okulun Kanada'da en uzun süre açık kalan yatılı kilise okullarından biri olduğunu hatırlattı.

Zemin taramasının yanı sıra okulda yaşananlarla ilgili soruşturma da açıldığına işaret eden Şef Sellars, şunları söyledi: "Bu yolculuk, araştırma ekibimizi insan davranışının en karanlık köşelerine götürdü. Ekibimiz yalnızca çocukların ve bebeklerin öldürülmesi ve kaybolmasıyla ilgili hikâyeleri kaydetmekle kalmadı, aynı zamanda St. Joseph's Mission'da çocuklara yönelik sistematik işkence, açlık ve cinsel saldırıya ilişkin sayısız hikâye dinledi. Ayrıca soruşturma, okuldaki koşullarla ilgili dikkate alınmayan şikâyetleri, rahiplerin istenmeyen bebekler de dâhil olmak üzere, çocuk cesetlerinin göllere, nehirlere ve okulun fırınına atıldığına dair kanıtları da ortaya çıkardı."

Kazı ve tarama çalışmalarını yöneten arkeolog Whitney Spearing de okul bölgesinde olmasına rağmen, belirlenen 93 mezardan 50'sinin okul mezarlığıyla ilişkili olmadığını söyledi. Spearing'in bu açıklaması, okullarda kalırken ölen çocukların yanı sıra başka çocuk ya da yetişkin ölümlerini de gündeme getirdi.

Kanada’da isimsiz çocuk mezarı skandalı büyüyor: Kilise okulunda 160 çocuğun cesedi bulundu.

İlk mezarlar geçen yaz ortaya çıkarılmıştı

Kanada'da eski yatılı kilise okulu bahçesindeki kayıt dışı çocuk mezarları ilk defa 29 Mayıs 2021'de British Columbia eyaletinin Kamloops kentindeki yatılı kilise okulunun bahçesinde bulunan 215 çocuğa ait ceset kalıntılarıyla gündeme geldi.

Saskatchewan eyaletindeki Marieval Yatılı Kilise Okulunun bahçesinde, 24 Haziran 2021'de, resmi kayıtlarda olmayan 751 çocuk cesedi kalıntısının olduğu mezarlar bulundu.

Kanada’nın British Columbia eyaletindeki eski St. Eugene Misyon Okulunun yakınında da 30 Haziran 2021'de 182 çocuğa ait ceset kalıntılarının olduğu kayıt dışı mezarlar saptandı.

British Columbia eyaletinin Güney Körfez Adaları'ndan Penelakut Adası'ndaki Penelakut Yerli Kabilesi de 12 Temmuz 2021'de yaptıkları duyuruda, Kuper Yatılı Kilise Okuluna ait bölgede 160'tan fazla "belgesiz ve işaretsiz" mezar bulunduğunu açıklamıştı.

Kanada tarihinin en büyük çocuk istismarı

Kanada tarihinin en büyük çocuk istismarının yaşandığı yer olarak kabul edilen Yatılı Kilise Okullarının ilki, 1880'lerin başında açıldı ve sonuncusu da 1996 yılında kapatıldı.

150 binden fazla yerli çocuğun ailelerinden zorla alınarak yerleştirildiği kiliselere ait yatılı okullarda, bu çocukların büyük bölümü rahip, rahibe ve diğer öğretmenler tarafından fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet ile istismara uğradı.

Ülkede 2010'da kurulan Hakikat ve Uzlaşma Komisyonunun kayıtlarına geçen istismarların yanı sıra bazı çocukların üzerinde tıbbi deneyler yapıldığı da belirlendi. Kanada federal hükümeti, binlerce çocuğun açlık, soğuk ve hastalık sonucu hayatını kaybettiği yatılı kilise okullarında yaşananlar için mağdurlardan resmen özür dilemişti.