SORU: Diğer meşrepler tarafından daha zahirci/ilmi diye tenkit edilen Nakşibendiye'nin Osmanlı coğrafyasında revaç bulması ile dünyadaki bilim ve teknoloji çağının başlaması/inkişafı ve sanayileşme devriminin başlaması ile paralel olması arasında bir münasebet var mı?

CEVAP

Aslında her tarikat bir meşrebe hitap eder ve ona göre şekillenir. Yani tarikatları çeşitli meşreplerin kulüpleri gibi görürsek ilmiye sınıfı nakşi, müzisyenler Mevlevi, askeri sınıf Bektaşi vb... olarak dağıldığını görürüz.

Nakşîliğin bu minvalde halk arasında daha revaçta bulması onun SOHBET yöntemini kendisine şiar edinmesidir. Sadece zikri değil aklı da kullanır ve halkın ihtiyaç duyduğu ilmi doğrudan onlara sunar.

Yazılı kültürün zayıf olduğu ve şifahi kültürün yoğun olduğu Anadolu coğrafyasında halk kapılarına kadar gelen bu deryadan içmek için sıraya girerler. Böylece insanlar bu meşrebe yönelirler. Çünkü sıradan halkın bir ilim adamıyla muhabbet etmesi, sohbet etmesi neredeyse imkânsızdır. Büyük kavuklu ulema, daha çok umera ile teşriki mesai yaparken arifler halkla düşüp kalkmaya onlara zaman ayırmaya çalışmış, bir anlamda miskinlerle birlikte olun desturunu kendilerine örnek alırken, aynı zamanda halka tebliğ yapıp islamın anlamını ve ruhunu onlara kazandırmaya çalışmışlardır.

Dönemin ilmi inkişafı da insanların soru soracak kişilere ihtiyaç duyması nakşi tarikatlarının yaygınlaşmasına neden olmuştur. Diğer dergâhların başındakiler ilimden nasipleri az kişilerden oluşmuş iken (Yani diğer dergahlar ilim şartını koşmadıklarından, ilim adamlarından oluşmamış olabilir), nakşilerin ilmi icazeti olmayana hilafet vermemesi buraları ilim merkezi haline getirmiştir.

Dönemin siyasi atmosferi de islami vahdeti yaygınlaştırma üzerine kurulduğundan özellikle nakşi tarikatlarının halkla kurdukları bu yakın temastan yararlanma yoluna gitmiş ve bu tarikatların tüm Osmanlı coğrafyasında yaygınlaşmasını sağlamıştır. böylece merkezi hilafetle tüm coğrafya arasında bir duygusal bağ kurulmuştur.

Nakşi tarikatlar, halkın üzerindeki bu güçlerini daha sonra sömürgeciliğe karşı ayaklanma ve mücadeleye dönüştürdükleri gibi, devlet otoritesi sarsıldığında bulundukları bölgelerde kolluk kuvvetleri kurarak (ahi teşkilatı) asayişi sağlamış, sosyal düzenin güçlü bir şekilde devam etmesine zemin oluşturmuş ve daha sonra oluşacak bir güçlü devlet yapısına yardım etmiştir. Kurtuluş Savaşında Nakşiliğin katkıları da büyük olmuştur. Birçok hareketin ve mücadelenin arka dinamiğini oluşturmuştur. Hilafetten kopuşa da en sert tepki nakşiler tarafından verilmiştir. Çünkü onlar, kendilerini hilafet ile ifade ettikleri gibi, manevi mertebenin başında da bir anlamda halifeyi görmüş onu Resulullah (sav)'in vekili ad etmişlerdir.

KONU UZUN ŞİMDİLİK BU KADAR..