Ömer Muhtar, 20. yüzyılın en sembolik bağımsızlık önderlerinden biri olarak tarihte yerini aldı. İtalyan işgaline karşı Libya halkının verdiği uzun soluklu direnişin en güçlü figürü olan Muhtar, kararlılığı, inancı ve askeri zekâsıyla “Çöl Aslanı” adıyla anılır. Onun mücadelesi yalnızca Libya tarihinin değil, dünya direniş hareketlerinin de önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. Bugün hâlâ uluslararası literatürde adı geçen, filmlere konu olan ve milyonlarca kişi tarafından saygıyla anılan bir liderdir.

Peki Ömer Muhtar kimdir? Olayı nedir? Nasıl liderlik yaptı? Neden idam edildi? İşte hayatı, mücadelesi ve Libya bağımsızlık tarihindeki rolü…

Ömer Muhtar kimdir? (Kökeni, ailesi, doğumu)

Ömer Muhtar, 1853 yılında Libya’nın Zawiyat Zanzur bölgesinde dünyaya geldi.
Arap dünyasının köklü ve saygın topluluklarından biri olan Menife kabilesine bağlı Gays ailesine mensuptur. Aile çevresinde hem dini hem toplumsal konulara önem veren bir ortamda büyüdü. Yaşadığı coğrafyada sömürge baskısı ve kabileler arasındaki dayanışma kültürü, onun kişiliğinin şekillenmesinde büyük rol oynadı.

İlk eğitimini babasından alan Muhtar, daha çocuk yaşta dini ilimlere, toplum değerlerine ve liderlik becerilerini geliştirecek eğitimlere yönlendirildi.

Eğitimi ve Senusi tarikatındaki yetişme süreci

Ömer Muhtar’ın hayatındaki en önemli duraklardan biri, Senusi tarikatı oldu. Babası onu ve kardeşi Muhammed’i, Senusiler’in önemli merkezlerinden Zenzur Zaviyesi Şeyhi Seyyid Hüseyin el-Garyani eş-Şemsi’nin yanına gönderdi. Burada hem dini hem de sosyal alanlarda derin bir eğitim aldı.

Senusi tarikatı:

dini eğitim,

askeri disiplin,

toplumsal dayanışma,

sömürgeciliğe karşı direniş

gibi unsurları bir arada barındıran bir teşkilattı.

Bu nedenle genç Ömer Muhtar, ileride üstleneceği liderlik rolünün temelini bu yıllarda attı.

Eğitimin ardından el-Kasr bölgesindeki Senusi tarikatında liderlik düzeyine kadar yükseldi. Artık yalnızca bir din adamı değil, gerektiğinde savaşçı bir lider olabilecek stratejik bir konumdaydı.

İtalyan işgaline karşı direnişin başlaması (1911)

1911 yılında İtalya, Libya’ya çıkarma yaparak bölgeyi işgal etmeye başladı. Osmanlı Devleti’nin bölgedeki gücü, savaşın ve siyasi koşulların etkisiyle zayıflamıştı. İşte bu dönemde Muhtar, Osmanlı subayları ve Senusi lideri Ahmed eş-Şerif es-Senusi ile birlikte işgale karşı direnişe gönüllü olarak katıldı.

Bu yıllar boyunca Muhtar:

halkı örgütledi,

dağlık ve çöllük bölgelere hâkim kabileleri bir araya getirdi,

küçük ama etkili gerilla birlikleri kurdu,

askerî taktikleriyle İtalyan ilerleyişini durdurmak için çalıştı.

1912 yılında imzalanan Uşi Antlaşması sonrası Osmanlı’nın bölgeden çekilmesi, İtalyan işgalini daha da yoğunlaştırdı. Ancak Muhtar’ın direnişi durmadı.

1923’te büyük direnişin başlaması: Çöl Aslanı sahnede

1922’de İtalya’da Mussolini liderliğindeki faşist yönetimin iktidara gelmesiyle Libya artık tamamen sömürgeleştirilmesi planlanan bir hedefe dönüştü. Bu politikalar, bölgede baskının artmasına ve yeni bir direniş döneminin başlamasına yol açtı.

Ömer Muhtar, 1923 yılında Berka bölgesinde güçlü bir gerilla hareketi başlattı.

Direnişin merkezini Cebelü’l-Ahdar (Yeşil Dağ) bölgesi oluşturuyordu. Bu bölgede yaşayan kabileler ve Bedeviler, Muhtar’ın önderliğinde İtalyan birliklerine karşı:

pusu saldırıları,

ani baskınlar,

gece harekâtları,

küçük birliklerle büyük ordulara karşı taktik savaşlar

yaptı.

Bu dönemde Muhtar, bölge halkı tarafından “Çöl Aslanı” olarak anılmaya başladı. Çünkü İtalyan ordusuna karşı yıllarca süren mücadelede olağanüstü bir direniş sergiledi ve İtalyanlara büyük kayıplar verdirdi.

Gerilla harekâtlarının etkisi ve İtalya’nın sertleşen politikaları

Ömer Muhtar liderliğindeki birlikler, İtalyan askerî konvoyları ve üslerine düzenledikleri baskınlarla işgali önemli ölçüde zorlaştırıyordu. Muhtar’ın bölgeyi iyi bilmesi ve halkın desteğini arkasına alması, İtalya’yı daha da agresif yöntemlere yöneltti.

İtalyan yönetimi:

binlerce insanı toplama kamplarına sürmeye,

göç yollarını kesmeye,

sivil halkı aç bırakmaya,

kabileleri dağıtmaya

başladı.
Ancak tüm baskılara rağmen Muhtar’ın liderliği sarsılmadı.

Esir düşmesi: 11 Eylül 1931

1931 yılına gelindiğinde İtalyan yönetimi, direnişi kırmak için teknolojik üstünlüğünü artırdı ve havadan saldırılar daha yoğun hale geldi. Bu süreçte 11 Eylül 1931’de Cebelü’l-Ahdar’da yaşanan bir çatışmada Ömer Muhtar yaralandı ve İtalyan güçlerine esir düştü.

İtalyanlar, Muhtar’ı ele geçirmenin işgali bitireceğini düşünüyordu.

Yargılanma süreci ve idamı

Esir alınan Ömer Muhtar, kısa süre içinde General Rodolfo Graziani tarafından yönetilen bir savaş mahkemesine çıkarıldı. Mahkeme daha en başından taraflıydı; karar zaten verilmişti.

Muhtar, tüm baskılara ve tehditlere rağmen davasından vazgeçmedi.
İtalyan hâkimler ona defalarca:

“Direnişi durdur, mücadeleyi bırak.”

dese de, Muhtar şu tarihi cümleyi kurdu:

“Biz teslim olmayız. Ya kazanırız ya ölürüz.”

Mahkeme onu idam cezasına çarptırdı.

Ömer Muhtar, 16 Eylül 1931’de Saluk kasabasında, yüzlerce Libyalının gözü önünde idam edildi.

Onun ölümü direnişi bitirmedi; tam aksine Libya halkının bağımsızlık mücadelesini daha da güçlendirdi.

Kaynak: Haber Merkezi