Büyük iş merkezlerinde, AVM girişlerinde,  Hastanelerde, Devlet dairelerinde, Fabrikalar başta olmak üzere tüm Sanayi bölgelerinde, kısaca toplu yaşam alanlarında böyle bir tabela mutlaka görmüşünüzdür.

*“Acil durum toplanma alanı*” oluşabilecek yangın, kimyasal ya da fiziksel bir saldırı veya ortaya çıkabilecek sel, deprem, fırtına ve benzeri felaketlerde insanların toplanması için hazırlanmış “GÜVENLİ” bölgelerdir.

Bulunduğumuz tehlikeli alanı terk edip acil toplanma alanına sığınarak önce güvenliğimizi sağlar sonrada yapılacak işleri planlarız.

Müslüman toplumların acil toplanma alanları da “CAMİ’lerdir”.

Cami, kelime manası olarak “TOPLANMA YERİ” demektir. Müslümanların başları sıkıştıklarında sığınacakları güvenli bir mekândır.

Camilerin önemine dikkat çekmek, toplumdaki yerini hatırlatmak ve daha işlevsel hale gelmesini sağlamak için “**Camiler ve Din Görevlileri Haftası**” 1986 yılından beri 1-7 Ekim tarihlerinde kutlanmaktadır.

İçinde bulunduğumuz bu haftada bilgi ve birlik mekânı olan Camilerin, toplumsal hayatın merkezine yani şehrin kalbine taşımanın önemi anlatılmaktadır.

Camiler; biz hanımların ve çocukların giremedikleri mekanlar değil, sohbet yaptığımız, toplantılar tertiplediğimiz, çocuklarımızın mutlu olduğu, mahallemizin göz bebeği, şehrimizin huzur yuvaları olmalıdır.

Camilerimiz yalnızca ibadethane değil, aynı zamanda sosyal hayatın içinde yer alan eğitim ve kültürel hayatın çok canlı bir şekilde yaşandığı mekânlar olmalıdır.

Dinimizin öğretildiği, yardıma muhtaçların yardımına koşulduğu, aynı zamanda milli birlik ve bütünlüğümüzün teminatı olmadır.

Camilerimiz sadece yaşlı amcalara namaz vakitlerinde açık olan bir devlet dairesi olmamalı, günün her saatinde her yaştan, kadın erkek tüm topluma bir “**mektep**” olmalıdır.

Camiler tarihte yüklendikleri misyonu tekrar kazanmalıdır.

Diyanet işleri başkanımız ‘’İslam medeniyeti cami merkezli bir medeniyettir. Camiler, İslam toplumunun hayatiyetini devam ettirebilmesi için ihtiyaç duyulan tarihi birikimi ve tecrübeyi yansıtan toplumsal birer bellek hüviyetindedir.'' diyerek konuyu özetlemiştir.

Nitekim 15 Temmuz darbe kalkışmasında bu misyonunu kısmen yerine getirmiştir.

Milli iradeyi, milletimizin huzur ve hukukunu korumak için özgürlüğümüzün sembolü olan minarelerden salalarla darbe kalkışmasına meydan okunmuş, “Kurtuluş savaşı, Çanakkale ruhu” yeniden canlanmıştır...