<p>Sana bu satırları yazarken biliyorum ki bu dünya üzerinde değilsin… Darağacından alıyorum bütün eksik kelimeleri… Bir can yitip gitmişti ya her şey tamam olsa ne çıkar… Ne nefesim, ne kelamım dokunabilir sana… Üzgünüm ve her haksız yere akıtılan kanlar kadar perişanım…</p><p>Sevgili Reyhaneh! Biliyorum ki haksız yargılanmaların, sürünmelerin, acıların ne ilk figüranı nede son sahnesindesin hayatın…</p><p>Sevgili Reyhaneh! Daha bilmem ne kadar acı ile dönecek dünya kendi etrafında… Annen gibi kaç annenin can acısı yükselecek arşa… Toprak daha kaç genç bedene sarılacak acıyla, kıyamete kadar… Kıyametler kopsun artık Reyhaneh!… Kıyametler ki;  haksızlığı kara bir yazgı gibi üzerimize sürülmüş bu Müslüman coğrafyasında… Tohum toprağa küsmüş verdiği tatsız tuzsuz ve garip … Ve biz bu garip tatlar içinde kendimizden geçerek daha da azgınlaşıyoruz…</p><p>Sevgili Reyhaneh! Üzerimizden kaldırılmış bıldırcın ve helvanın tadını unutan damaklarımız değil mi… Tıpkı eskilerde olduğu gibi İşte yine nankörlüğün kutsandığı bu zaman diliminde kimsenin kimseden farkı kalmıyor gittikçe… Herkes riyakâr ve hepimiz şaşkın kalmışız bencilliğimizde…</p><p>Sevgili Reyhaneh! Annen ilk gözyaşlarını akıttığı günden beri çekiyor kadın olmanın ezikliğini bu asırda… Üzerimizden namus ve iffet hırkasını alıp utanmaz gözlerde, arsız dillerde üryan bırakanlara yazıklar olsun… Oysaki kadına anam bayrağım bacım gibi namusumsun diyen namustan mahrum bırakılmışlar var her yerde… Kıta kıta dolaşıp garip hayallerini tatmin için insanlıktan azletmişler kendilerini hak sözüyle hakkın gözünde…</p><p>Sevgili Reyhaneh!… Biliyorum toprağın üzerinde izzet ve onurla yaşatmadılar diye sitem ettiğin bu zavallı güruh bunu bile çok görecekler sana… Seni istemediler ve sana sahip çıkmadılar öylemi…</p><p>Sevgili Reyhaneh!… Kafasına defalarca vurup tanınmaz ederek içindeki gayriinsani makamı izhar eden, annesine aldığı telefonu göndermek için çıktığı çarşıda 25 kurşunla bedeni çiğnenen ve daha çocukluğumdan beri silinmez hatıradır kolları taşlarla kırılan Filistinli insanlar hangi destursuzluğu söylemeliyiz daha bilmem ki… Irak’ta, Somali’de ölen insanlar… Çığır çığır çığırtkanlıkla çığır açtım zanneden güruh… Herkes acısından ve “rezilliğinden” bir parça bırakıp gidiyor bu dünyadan…</p><p>Sevgili Reyhaneh! Bırak arkanda kalan acıya belenmiş kelamlar olsun… Seni haksız yere idam eden insancıklardan, varil bombalarıyla delik deşik edenlerden, Bosna’da kıyma makinasından geçirilip ana ve babalarına evlatlarını yediren küstah arsızlardan olmadın ya…</p><p>Sevgili Reyhaneh! Mahkemede hiç yalvarıp ağlamadığından bahsedip sitem etmişsin kendine… İnan bana zalim olan kişiye yalvarıp ağlasan da duymazdı ki seni… Onun kafasındaki “gerçek “dediği zillet kör ve sağır etmişti zaten… İnan bana ağlayıp yalvarsaydın da boşa… Allah zalimleri kahretsin!</p><p>Sevgili Reyhaneh! Acını acımıza denk düşürüp vatanımıza milletimize insan canına kastedenleri tıpkı senin gibi ilahi adalete havale ediyorum…</p><p>Sevgili Reyhaneh! “Sevgili iyi kalpli Sholeh, diğer bir değişle sen ve ben suçlayanlar, diğerleri ise sanık. Bekleyip Allah’ın ne istediğini görelim. Ölene dek seni kucaklamak isterdim. Seni seviyorum” Reyhaneh” diyerek bitirdiğin mektubunda dediğin gibi; Çok geçmeyecek ve zaman bitecek hepimiz Allah’ın günüde hesabı vereceğiz bekleyelim ve beklesinler…</p><p>Sevgili Reyhaneh! vakit geç değil ve erdiğin huzurda huzur bulmanı canı gönülden dilerim…</p><p> </p><p>*İran’da önceki gün idam edilen Reyhaneh Jabbari’nin ölmeden hemen önce annesine yazdığı mektuba ithafen...</p>