“Unutulan soykırım tekrarlanır” demişti ya Bilge Kral.

Biz de deriz ki, “Unutulan darbe tekrarlanır, o halde 15 Temmuz darbesini unutma ki bir daha tekrarlanmasın”. Hatırlarda ve canlı kalmasını istediğin bir şeyi -daima anki- unuttun sanılmasın.

İnsan için “balık hafızalı” denir. Bu ne kadar doğru bilemem. Ama bildiğim bir şey varsa, o da zamanın çok hızlı aktığı ve çok önemli konuların bile kısa süre sonra unutulduğu.

İşte bu yazı, “önemli olanı unutturmamayı” hedefliyor.

Önemli olanı: Yani 15 Temmuz’u!

İhanetin, işgalin, darbenin, karanlık senaryonun, ali-cengiz oyunlarının adı olan 15 Temmuz’u.

Bu millete kendi jetlerinden bomba yağdırıldığını,

ordusuna ait tank namlularının kendisine doğrultulduğunu,

Beştepe ve meclisin bombalandığını,

özel hareket polislerinin katledildiğini,

sivillerin üzerine ateş edildiğini,

tankların insanların üzerine sürüldüğünü,

eli, kolu, ayağı kopmuş gazilerimizi,

canını ortaya koymakta tereddüt etmeyen 250 vatan evladını nasıl unutalım?

Unutursak kalbimiz kurusun.

Asla unutmayacağız ve dahası asla unutturmayacağız.

Eğer unutan olursa; tabutu ağır olsun diye içine taş konulan Gölbaşı’ndaki tabutları hatırlatın.

Tank paletlerinin ezerek tanınmaz hale getirdiği yiğitleri hatırlatın.

Hasta ve yaşlı olduğu halde sabaha kadar uyumayıp dua eden nineleri hatırlatın.

Darbe teşebbüsünü duyar duymaz abdest alıp helalleşen ve bir daha dönmeyen şehitleri hatırlatın.

Şimdi bütün bunları unutup mağduriyet edebiyatı yapmak,

birkaç tane isabetsiz karardan dolayı süreci sulandırmak,

hemen her kurumda hala hainler tarafından yapılan yanlışları reise fatura etmek,

uluslararası istihbaratın yardımıyla yurtdışına kaçan A takımının yakalanamaması üzerinden devleti aciz göstermek,

alt düzeydeki sempazitanların hiçbir şeyden haberlerinin olmadığı saflığına düşmek en basit manada basiretsizlik, ferasetsizliktir.

Şunu unutmayalım ki son yüzyılda böyle bir olay görülmedi.

Uzman kişiler tarafından büyük bir özenle hazırlanarak, iç ve dış istihbaratın bütün imkânlarından faydalanılarak bu kalkışma gerçekleşti. Bu kalkışmayı yapanlar son derece profesyonel ve eğitimli kişilerdi. Azmettirenler ise her türlü ayrıntıyı hesaplamış ve bütün hazırlıkları gerektiği şekilde yapmışlardı.

Ama bütün hesapların üstünde bir hesap vardı.

Hiç eğitim almamış, daha önce böyle bir kalkışmayı hiç yaşamamış olanlar hesapları alt üst etti.

Tam anlamıyla destansı bir kahramanlık örneği gösterdi. “Bizi yıkamayacaksınız, bize boyunduruk vuramayacaksınız” dedi bu milli ses.

Evet, “15 Temmuz darbe girişimi milli bir proje değildir” ve bundan sonra “olağandışı bir yöntemle gelişen hiçbir oluşum milli değildir”.

Peki, 15 Temmuz’dan sonra bir içerisinde ne oldu?

Yargılama sürecini baştan beri takip eden avukatımızın tespiti çok önemli bence. Avukat Mustafa Doğan İnal şöyle diyor: "Darbe girişiminden hemen sonra onlarda bir umutsuzluk vardı ama süreç içinde belki cezaevindeki iletişimler, gördüklerini iddia ettikleri birtakım rüyalar, dışarıdan aldıkları destek, Türkiye'nin muhalif kesimlerinden aldıkları destekle daha diri hale geldiklerini gördük. Yüzlerinde pişmanlık yok, olmuş olan her şeyi sahiplenen, olanlardan da pişman olmayan bir bakış açısı görüyoruz."

Bu ifadeler çok çok önemli. Anlaşılan o ki örgüt umudunu yitirmiş değil.

Hala “bu devir değişecek ve siz o vakit göreceksiniz” modundalar.

“Devlet bizi yeniden iade etmek zorunda kalarak yüklü tazminatlar ödemek zorunda kalacak” tehdidini savuruyorlar.

Hiç biri de adam gibi çıkıp “biz fetöyü seviyoruz, bu darbeyi de hükümeti yıkıp devleti ele geçirmek için yaptık” mertliğini göstermiyor.

İçerdekiler devletten değil örgütten korkuyor veya örgütün haklılığına inandığı için itirafçı olmuyor. Örgüt ise, el altından farklı yöntemler kullanarak elemanlarını diri tutmaya devam ediyor.

 

Ülkenin kritik makamlarında olup inisiyatif almayarak dengede duranlar ise hala bir şeylerin değişeceğini düşünüyor.

Biz biliyoruz ki, bu saatten sonra Allah’ın izniyle bu milleti kimse teslim alamayacaktır.

Bu son kalenin yıkılmaması adına görünen ve görünmeyen orduların yardımı için dualar arşa yükselmeye devam edecektir.

Allah var gam yok. 

Selam ve dua ile.