Geçtiğimiz pazar günü Rahmetli Prof.Dr. Necmedddin ERBAKAN’ın oğlu Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Muhammed Fatih ERBAKAN Gaziantep 2. Olağan il kongreleri sebebiyle şehrimize geldiler. Parti yetkililerinin nazik davetleriyle pazar günü yapılan kongreye ve ardından ertesi gün genel başkan ile kahvaltı programına katılma imkânım oldu.

Siz değerli okuyucularıma iki gün içinde Yeniden Refah Partisi ve Genel Başkanı hakkında elde ettiğim izlenimi paylaşmak istedim.

Evvela kongrenin kısa sürede 20 gün içerisinde planlanmış olması ve Şahinbey Kongre ve Sanat Merkezi’nde yoğun bir katılım içerisinde yapılması il yönetimi için başarılı bir durumdu.

Katılımcıların yüzünde doksanlı yıllarda Erbakan hocanın katıldığı programlarda ki heyecan açıkça görülmekteydi.

Rahmetlik babamın da milli görüş geleneğinden gelmesi sebebiyle gözüm Ak saçlı milli görüşçülerde idi, Ancak çok az sayıda birkaç eski milli görüşçü yüz gördüm.

Kongreye katılan vatandaşlar genelde yeni yüzlerden oluşmaktaydı ve gençlerin yoğun olduğu bir kongreydi. Böyle bir genç yoğunluğu beklemiyordum. Yeniden Refah Partisi adına sevinecek bir durumdu.

Gelelim Genel Başkanın konuşmalarına; güçlü hitabeti, mizahi üslubu ile tam bir “Erbakan” gibi konuşuyordu.

İktidarı ve altılı masayı eleştirirkenki ifadeleri gerçekten 20 yıldır özlemini çektiğimiz bir Erbakan muhalefetine yakışan bir üsluptu. Yani yapıcı muhalefet…

Genel Başkan’ın konuşmaları devamlı “Mücahit Erbakan” sloganları ile kesiliyordu. Tam o anlarda mazideki rahmetli Erbakan hocanın konuşmaları aklıma geliyor,  o zamanki heyecan oluşuyordu. Sanki Rahmetlik dirilmiş gelmiş karşımızda konuşan oğlu değil kendisiymiş gibi bir his kaplıyordu içimi.

Kongre salonun düzeni bile haremlik selamlık uygulamasıyla eski refah zamanını hatırlatıyordu.

İktidarın yanlış politikalarının tespitini gayet iyi yapmıştı. İktidarın nasıl yola çıktığını ve şu an geldikleri konumu bir bir anlatıyordu.

Altı benzemez olarak nitelediği Altılı masanın tam bir fiyasko olduğunu çeşitli sebeplerle 36 kez bir araya geldiklerini ancak, milletin derdine derman olacak hiçbir şey sunamadıklarını ifade ediyordu.

Ne masa başındakilerle ne de kasa başındakilerle işlerinin olmadığını bunlardan bir hayır beklenmemesi gerektiğini, kurtuluşun ve reçetenin milli görüş çizgisinde olacağını bildiriyordu.

Şu anki birçok ekonomik ve siyasi politikaları eleştirip, kendi politikalarını izah ettiğinde üzerinde önemle durduğu “MANEVİ EROZYON” beni en çok heyecanlandıran söylemleri oldu;

Toplumun cinsiyetsiz sapkınlığa yöneltildiğini, deizm ve ateizm gibi LGBT’nin de topluma zerk edildiğini ifade ediyordu ve iktidara geldikleri zaman yuva yıkan aileleri perişan eden batıdan ithal edilen kanunları ve düzenlemeleri ortadan kaldıracaklarını beyan ediyor, medyayı ıslah edeceklerini bildiriyordu.

Kongrenin ertesi gün Genel Başkan ile bir araya geldiğimiz kahvaltı programında kendisine yönelttiğim partisinin eğitim politikaları ile nasıl bir hazırlık içinde olduklarına dair sorum üzerine; Eğitimi ıslah edeceklerini, dört helalin beş haramdan daha büyük ve kıymetli olduğunu bilen nesillerin yetiştirileceğini, bilim ile beraber ahlak ve maneviyatın önceleneceği bir eğitim politikası hazırladıklarını, hükümete geldiklerinde ilk 100 günlük, ilk 250 günlük ve ilk 500 günlük gibi acil eylem planlarıyla eğitim politikası hazırladıklarını ifade ettiler.

Fatih Erbakan’ın bu söylemleri beni ziyadesiyle mutlu etti, sebebi ise İslami hassasiyeti olan birilerinin dertleriyle ilgili muhalefet yapan bir partinin ve genel başkanın varlığıydı.

Nasıl ki İstanbul Sözleşmesine en gür sesle muhalefet yapıp, bu sözleşmeden en acil şekilde vazgeçilmesi gerektiğini, bu sözleşmenin ahlaki, manevi, insani bakımdan yıkıcı sonuçları olacağını defaten dile getirmeleriyle iktidarın bahse konu sözleşmenin yürürlüğünü kaldırmalarında etken rol oynadılarsa, bundan böyle İslami hassasiyeti olan vatandaşların birçok hayati konuda itirazlarında kapısını çalacakları bir parti ve onlarla aynı dili paylaşan bir lider karşılarında bulabileceklerdir.

Uzun ve meşakkatli bir yol, Fatih ERBAKAN ve arkadaşlarını beklemektedir. Ancak sabır, bu gibi çalışmalarda zafere erdiren en önemli unsurdur. Sünnetullah gereği; hak davasına canı gönülden inanıp samimi bir şekilde gayret gösterenlere muvaffakiyet vardır.

Allah yolunuzu açık etsin, Fatih Erbakan ve dava arkadaşları.