Mübarek rahmet ve bereket ayı Ramazan’a eriştik hamdolsun. Her yıl dönümünde gelişi ile sevindiğimiz, azami istifade etmek için gecemizi gündüzümüze kattığımız bu özel zaman dilimini nasıl daha iyi değerlendirebiliriz sorusu daha bir önem kazanmış bulunuyor.
İmtihanlarımızın değiştiği ve zorlaştığı zamanlarda, ruhlarımızın nefes alacağı, ibadetlerle huzur bulacağımız bu mübarek ayın dolu dolu geçirilmesi elbette her iman sahibi için asla göz ardı edilemeyecek bir fırsattır.
Mutlaka hatırlanması ve asla unutulmaması gereken ve Ramazan ayının anlamını bulmasına vesile olan Kur’an’ın bu ayda nazil olmasıdır. Bunun hemen ilk akla getirdiği şey, bu ay içinde her birimize Kur’an adeta yeniden nazil oluyor ve adeta ilk kez okuyormuş gibi bir şevkle okumamızdır.
Bunun yanında Bakara Suresi 185. ayeti kerimesinde bildirildiği üzere, hakkı ve hakikati apaçık gösteren ve hak ile batılı ayırt eden, hidayet rehberimiz, mucizemiz, kitabımız Kur’an’a kavuşmamızın zamanıdır.
“Ramazan ayı, içerisinde insanlar için hidayet rehberi, doğruyu gösteren açık belgeleri kapsayan ve hak ile batılı birbirinden ayıran kitap olarak Kur'an'ın indirilmiş olduğu aydır. Sizden kim bu aya erişirse onda oruç tutsun…”
O halde bu ayı değerlendirmenin ilk ve olmazsa olmaz şartı oruç tutmak olduğu gibi, Kur’an ile hemhal olmak, olabildiğince Kur’an okumaktır. Ramazan ayında oruçtan sonra ne yapalım sorusuna verilecek cevaplar şöyle sıralanabilir:
Kur'an öğrenmek
Kur’an okumak
Kur'an dinlemek
Kur'an düşünmek
Kur'an çalışmak
Kur'an ezberlemek
Kur'an öğretmek
Bütün bu Kur’an’a yoğunlaşmanın yanında bir de Rasulullah’ın -sallallahu aleyhi ve sellem- şu uyarılarını dikkatle ve ay boyunca hiç unutmamak gerekiyor.
“Sahabeden Ka’b bin Ucre(r.a.) dedi ki:
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir gün bize;
“–Minbere yaklaşın!” buyurdu.
Biz de yaklaştık. Hutbeye çıkarken birinci basamakta; «Amin!», ikinci basamakta; «Amin!», üçüncü basamakta yine; «Amin!» dedi. Namazdan sonra sebebini soranlara cevaben;
“–Cibril -aleyhisselam- bana göründü ve;
«Ramazan’a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun, burnu sürtülsün!» dedi.
Ben de; «Amin!» dedim.
İkinci basamağa çıktığımda;
«Sen’in ismin yanında zikredilip de Sana salavat getirmeyen kimse rahmetten uzak olsun, burnu sürtülsün!» dedi.
Ben de; «Amin!» dedim.
Üçüncü basamağı çıktığımda;
«Anne-babası veya ikisinden birisi yanında yaşlanıp da (onları razı ederek) cenneti kazanamayan kimse rahmetten uzak olsun, burnu sürtülsün!» dedi.
Ben de; «Amin!» dedim.” (Tirmizî)
Bu hadis bize gerek Ramazan ayı hakkında, gerek anne baba hakkı konusunda, gerekse O’na salavat getirmenin önemine dair çok ciddi bir hatırlatmadır.
Cenneti kazanma gayreti içinde olan her Müslüman için Ramazan ayı büyük bir imkân ve bizim için geliyor. Kaçıranlardan olmamak ve bayrama affedilenlerden olarak kavuşmamız umudu ve duasıyla Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Ne mutlu bu güzel zamanı hakkını vermeye gayret ederek geçirenlere…