Çocuklar en çok  rüyalarında mutludurlar. Rüyaları ile gezerler hayallerindeki görmedikleri yerleri. Gülüşleri kısıtlanmış çocuklar rüyalarında  gülerler hatta kahkaha atarak. Yüzleri tatlı bir tebessüm halindedir. Bazen istemediği bir şeyi gördüğünde ise asılır suratı,  ağlamaklı olur. Yani güzellikle korkuyu aynı anda yaşarlar. Bugün yeryüzünde yaşanan savaşlar, katliamlar, çocuk tacizleri  rüyalarında çocukları kelebek yapmıştır. Hem de binlerce kelebek. Bir çok ülkede sokaklara çıkıp oynayamayan, sağa sola koşamayan, kaybettiği babasının annesinin  ellerinden tutamayan  çocuklar,  rüyalarındaki kelebekleriyle uçuyorlar kaybettiklerinin yanına. Kelebeklerin peşinden koşarak basmadık yer bırakmak istemiyorlar. Bugünlerde Suriye’de Doğu Guta’da ki çocuklar patlayan bombalar ve silah seslerinden günlerce sığınaklardan dışarı çıkmamış, güneş yüzü görmemiştir. Sokaklarda adım başı  cansız çocuk bedenleri… Ve çeşit çeşit korkuların yansımaları vardır. Mahşeri zelzelelerden, ardı ardına şimşek çakması gibi patlamalardan ,yüksek desibelli seslerden sıyrılarak hayalet şehrine dönmüş evlerinin  eski haliyle  pencerelerinden doya doya bakmak istiyorlar sokaklarına, tarihine, mabetlerine, bir dükkandan çıkınca   uğradıkları diğer mekanlarına. Bu yüzden kısıtlı yaşam içinde  güzel anlar yaşamak için dalarlar rüyalara.  Kelebeklerle uçarlar sokaklarda, okul yolunda, nehir kenarlarında, göl kıyılarında, uçsuz bucaksız kırlarda, kuş sesleri, su sesleri ,rüzgar seslerini ,keman ve  ney  seslerini dinleyerek. Rüyalarında kelebek olan çocuklar dünyanın en uç noktalarında Mynmar’da ,Filistin’de,  Irak’ta, Afrika’nın dört bir yanında  nerede yıkım, nerede alt üst olmuş coğrafya  varsa oranın çocuklarıyla kardeş olurlar. Kaybolmuş, ölmüş, öldürülmüş birbirinden kopartılmış bütün çocuklar, yeniden toplanır ve  yarım kalmış oyunlarını  tamamlarlar. Birbirinin peşine takılarak  kelebek ordusu olurlar ve hiçbir korkuları yoktur artık. Merhamet dağıtırlar dünyanın dört bir yanına; kah mülteci kamplarında, kah derin sularda boğulan kıyıya vurmuş çocuk bedenlerinin yanında onları varmak istedikleri ülkelere yeniden kavuşturup hayal ettikleri neyse yaşamak istediklerini yaşatırlar. Mülteci kamplarındaki kız çocuklarının çocuk yaşlarında evlendirilip anne olanlarını yeniden döndürürler çocukluklarına.  Hayalleri ne kadar öteyi arzuluyorsa oraya uçarlar beraber, uyanmak istemezler bu kirli dünyanın vahşi ve kirlenmiş savaş ortamına... Meydan okurlar savaş tacirlerine, tacizcilere  ve organ mafyalarına.  Bütün dünya çocuklarının çalınmış onur ve haysiyetlerini yeniden alıp  teslim ederler sahiplerine. Zulmün öldürücü renklerine karşı mazlum ve onurlu çocuk renkleriyle karşı dururlar. Meydan okurlar kendisine engel çıkaran her kim ve her ne varsa. Evde hasta olan annesine ilaç almaya giderken vurularak öldürülen Humus’la yeniden  ilaç alıp annesine  giderler. Babasının mezarında dua okuyan çocukla beraber dua okurlar. Babasını tanımadan babası ölen çocukları  ellerinden tutamadıklar,ı koklayamadıkları, oyun oynayamadıkları babalarıyla buluştururlar. Bir sabah zalim İsrail askerlerinin ateş etmesiyle anne babası ve üç kardeşi ölen küçük Zehra’nın ailesiyle buluşmasını, onlarla koklaşmasını sağlamak için kelebek olup uçarlar rüyalarında çocuklar. Her Filistinli çocuk Zeytin Dağı’ndan Kudüs’e bakmak ister. Kudüs’ten dünyanın bütün çocuklarına selam gönderirler. “Filistin bizim vatanımız, ölüm bizi korkutamaz, Filistin bizimdir, seni hiçbir zaman unutmayacağız” derler. Herkesin bir şeyler söylediği, başkasına söz hakkı tanımadığı bir zamanda çocukların sesi duyulmaz. Savaşlarda sokakta bıraktığı ne kadar anı varsa  bu yüzden bunları yaşamak için  her çocuk rüyasında mutlaka beyaz kelebek olur. Bütün çocuklar gittikleri yere oyuncaklarıyla giderler. Her çocuk yaşadığı şehrin, mahallenin, sokağın gündüz mavi gökyüzüne, gece yıldızlara bakan tarafını özler ve öyle dalar rüyalara. Savaşın bittiğini bugün silah sesleri duyulmuyor diye haykırmak ister çocuklar. Pamuk şekeri, dondurma, canlarının istediği ne kadar abur cubur ne  varsa yerler, çünkü rüyadan uyandıklarında bir daha yaşadığı bu güzellikleri tadamayacaktır. Bu yüzden uyanmak istemezler ve bir rüyadan diğerine geçer  giderler. Oyuncakların dünyasına uçarlar- ama silah olmayan masum ve korkutmayan oyuncakların- onlarla  usanıncaya kadar oynayacakları oyuncakların. Kafeslerdeki bütün kuşları bırakırlar, uçmak isteyen ne kadar kuş varsa kanadı kırık kuşlar da dahil uçururlar. Boş olan her yere çiçek, ağaç ve gül “dikerler. Yıkılan  evleri ve şehirleri yeniden onarırlar;  sokaklarda, parklarda çocuklardan ve kelebeklerden başka kimse kalmamak şartıyla. Ya da ülkesinin savaştan arındığını her şeyin eskiden daha iyi olduğunu söylemek için.İşte bu yüzden rüyalarında hep kazanır,  hiç kaybetmez çocuklar.