Malumunuzdur ki biz müslümanlar için insanlar iki türlüdür. Bazılarıyla insanlıkta eşiz, bazılarıyla dinde kardeşiz.

Hz. Ali (ra), valisine mektubunda bu saikle su uyarıları yapmıştır.

Halka karşı merhametli olmayı, sevgi ve iyilikle bulunmayı kendine şiar edin. Kesinlikle onların malını ganimet bilen yırtıcı bir canavar olma. O insanlar iki sınıftır, Birincisi, dinde kardeşin, ikincisi ise yaratılışta senin eşindir.

Bir süredir Gürcistan başkenti Tiflis' te görevdeyiz. Burada bir takım temaslarda bulunup şehrin kalbiyle ilgili gözlem ve tespitler yapıyoruz.

Kentin Gürcüce adı Tbilisi. Bu ismin bir efsaneden geldiği kabul edilir. Bu efsaneye göre Tiflis, MÖ 5. yüzyılda ormanlarla kaplı bir yerdir. Bir gün Kral Vahtang Gorgasal ava çıkar. Aralıksız uçan sülünün peşine eğitilmiş atmacasını salar. Aradan zaman geçer, ne atmaca ne de sülün görünürde yoktur. Onları aramaya başlarlar ve kısa zaman sonra ikisini de sıcak suya düşmüş olarak bulurlar. Kral orayı çok beğenir ve bir kent kurmalarını buyurur. Kente, orada bulunan tbili (ılık) sudan dolayı Tbilisi adı verilir.

Hem tarihi mimariye sahip yapıları hem de ucubeye benzer iç içe binaları mevcut. Sosyal yaşamda aşırı zevk ve safa olmadığını, aile bağlarının kuvvetli olduğunu, Avrupa ülkelerine göre bize daha yakın olduklarını söylemek mümkün. Dine bağlılar ve kendilerine göre ahlaklı bir toplum oldukları söylenebilir.

Şeytan heryerde tezgahını kurmuş, hiç bir yerde boşluk bırakmamış tabiki. Hevasını put edinen erkek ve kadınları da emrine alarak çarkını en iyi şekilde işletmektedir. İnsanlar, Allah'ı düşünmesin diye, ölümü düşünmesin diye, hesabı düşünmesin diye oyalayıp durmaktadır.

Ülke, Saakaşvili döneminde ekonomik sıçrama yapmış, ancak Rusya ve Amerika'nın emelleri ve hesapları yüzünden arada kalmış ve bu kıskaç arasında yüzlerce insanını kaybetmiş ve bazı bölgelerde iç karışıklıklar ile uğraşmak zorunda kalmış.

 İslâm ülkelerinde olduğu gibi burada da büyük ülkelerin masa, ve ajanları var. Burada da zulmün farklı bir versiyonu sahneleniyor.

Yakın bir zaman sonra buradan Azerbaycan'a geçme durumumuz olacak, Bakü ve Azerbaycan ile ilgili gözlemlerimizi köşemizden aktarırım inşallah.

Patani ziyaretinde, Bangkok' da geç saatte sahur yapmak için şehir merkezine gitmiş orada pazarlanan kızların dramını şahit olmuştuk. Onlara, Patani bölgesinde aç biçare yaşamayı mı tercih edersiniz, bu hayatı mı diye sorsanız eminim Patani bölgesinde aç yaşamayı bu iğrenç hayata tercih ederlerdi. Burda da durum çok farklı değil. Devletleri, büyük baron devletler; halkların kızlarını, oğlanlarını ve fikirlerini de farklı baroncuklar sömürüyor.

Bu gözlemlerden şu sonucu çıkarmamız lazım ki, bizler müslümanlar olarak çok çalışmalıyız. Zalim ve tağutlara feda edecek tek bir Hristiyan veya Yahudi veya Budist insanımız yoktur.

Dünya; ya zalimlere hizmet eden köleler, ya da zalimleri bertaraf eden onurlu insanların yaşadığı bir yer olacaktır.

 

Selam ve dua ile.