Din adına ahkâm kesen, -meşhur değil- "menşur" Din bezirgânları!
Bana, zinhar iyice cılkını çıkarttığınız ve dilinize bütüncül mahiyette sermaye olarak doladığınız "Kur'an Müslümanlığı"ndan bahsetmeyiniz!
Birbirilerinize karşı malûmatfüruşluk saikıyla depara kalkarak "Uydurma Hadisler"den falan dem vurmayınız!
Size göre, Mezhep İmamlarının yanlış içtihatlarından, “Kıyas-ı Fukaha"dan mevzu açmayınız!
Şu anda bunlar, günümüzün konusu değil. Aciliyeti ve ehemmiyeti de el'an yoktur zaten. Teferruata mebni, "furuat"a yönelik konulardır nitekim.
Samimi iseniz, Allah'ın hükümlerine savaş açan çağdaş Firavunlardan, belirgin Bel'amlardan, Tağutî sistemlerin tezahüründen duyduğunuz rahatsızlıkla yola koyulunuz.
Samimi iseniz, lânetli kavmin mezâliminden, Mescid-i Aksa'nın esaretinden, Gazzeli çocukların katledilmelerinden ve Filistinlilerin topluca imhasından ve de Doğu Türkistan'daki savunmasız soydaşlarımızın/ feryatları ayyuka çıkan gardaşlarımızın vahşete dayalı serencamlarını gündemde tutunuz!
Samimi iseniz, boykot ürünlerinden, lıkır lıkır Amerikan kolası içmenin maddi ve manevî zararlarından, ülkemizin emperyal tröstlerle nasıl bir ekonomik krize sürüklenmek istendiğinden hareketle halkı bilinçlendiriniz.
Samimi iseniz, Lutîliğin iğrençliğinden ve cenâbet gezmenin uğursuzluğundan, çatal boynuzluların ahlâki erozyonu teşvikinden kaygılandığınızı söyleyiniz!
Samimi iseniz, kazurat kanallarının müstehcenliğinden, sokak röportajlarının edepsizliğinden, gençliğin bilinmez boşluğa doğru kaymalarından içtinapla mükellefiyet kuşanınız.
Yoksa bırakınız havanda su dövmeyi! Bırakınız, küresel güçlerin oyuncağı ve aparatı olmayı! Bırakınız, kendi süflî duygularınızı saf insanlara empoze ve enjekte etmeyi!
Kimsiniz ki tıkış tıkış doldurduğunuz midelerinizle haram helal hususunda suyu üfleyerek içen İmam-ı Azam'ı eleştiriyorsunuz! Kimsiniz ki İmam-ı Şafi'yi beğenmiyorsunuz! Kimsiniz ki mecelleyi yalanlıyorsunuz!
Sistemin çark ve dişlileri arasında öğütüldüğüzün farkında bile değilsiniz, bir de kalkmış din ulularına, müçtehit ve İslam mütefekkirlerine laf sokuşturmaktasınız.
Aklı sıra ilmî otorite ve kanaat önderliği pozisyonu sergilemeye çalışıyorsunuz ya, boşuna...
Hepiniz, Yaşar Nuri mukallidi zavallılarsınız. Hepiniz ekran fenomenliğine talipsiniz. Hepiniz çakma ve kurma kollusunuz.
Belki de misyonerler tarafından üstlendiğiniz bir misyonun gereğini icraya memursunuz böylece.
Olmaz mı, olamaz mı?
“Olmaz, olamaz” diyebileceğimiz ne kaldı ki at izinin, it izine karıştığı dünyada?
Diğer bir ifadeyle masanın (makamın), kasanın (paranın), yasanın (gücün), nisânın (kadının) acziyet dolu insanları değiştirmediği/ değiştiremediği dünyada...
Sizler de bunlardan birisiniz muhtemelen.
Kim bu çerçevede boynunu uzatıp "bana mı diyorsunuz?" diyorsa, evet sana diyorum, ona diyorum, ötekine diyorum.
Ezcümle Din-î Mübînin sırtından (meşhurluk ihtirası ile) geçinen din bezirgânlarına diyorum: Çekiniz kirli ellerinizi ve süflî emellerinizi mukaddes dinimizin üzerinden! Çekiliniz kenara!
Ufuksuz, idealsiz, tufeyli din bezirgậnları!