Evet, onun tam bir deli olduğunu söylüyordu herkes.

Kimsenin anlamadığı işler yapmaktan asla vazgeçmiyordu.

-           “Kaç gündür bakmadım, eğer bir süre daha böyle devam edersem onun ölüsüyle karşılaşacağımdan hiç şüphe yok! Evet, onu beslemem, büyütmem gerekiyor. Sahipsiz kalırsa hiç şüphe yok ki iniltiler arasında can verecek.”

Bu sözleri söyleyip çatı katının yolunu tuttu ve yine hep yaptığı gibi kilitledi kapıyı ardından.

Saatlerce çıkmadı dışarı. Çoğu zaman böyle yapardı.

O’nun öleceğinden, büyüyememesinden, bakımsız kalmasından korkardı.

Çoğu zaman olduğu gibi baş ağrıları, huzursuzluk, tatmin olmamak, hiçbir şeyin onu mutlu etmemesi…

Sancılar sancıları kovalıyordu gündüz ve gece vakitlerinde. “Yeryüzüne sığmamak!” tam da onun için söylenmişti. Ruhundaki acı kamçıları, gözlerinden okunuyordu.

 

3

O gün yine yerinde duramıyordu Meyra:

“Böyle devam etmemeliyim, daha çok beslemeliyim onu, benim yüzümden ölüp gidecek. Onun ölmesi benim ölmem demek zaten. Hayır, o ölmemeli! Tüm travmalara, zorluklara, sıkıntılara, bedel onu beslemeliyim, büyütmeliyim.”

 

4

Bu cümlelerden sonra yine çatı katı ve kapının kilitlenme sesi.(Odadayız)

Usulca kazağını sıyırdı, avucunu sol tarafının üzerine koydu : “Ölme kalbim ölme! Dur bekle, dayan biraz daha” dedi. Kitaplığa uzandı ve okumaya başladı: “Bismillahirrahmanirrahim. Rabbinizden bağışlanmayı dileyin, sonra ona tövbe edin. Muhakkak ki Rabbimin sevgisi ve merhameti boldur.-Hûd, 90-

Okumaya devam ediyor, okudukça büyüyordu kalbi, büyüdükçe kalp, acılar küçülüyordu ağır ağır.

Tam 3 saat sonra çıktı odadan. Evet, daha da çok büyümüştü kalbi, bunu hissediyordu. Birazdan, daha da mutluydu şimdi.

Seccadesini serdi: “Allahu ekber!”

………………………………………………………………………….

Ve tam sol tarafında, yetinmezlerin en yetinmezini taşıyorsun!

İstemekten bıkmayan bir varlık!

Hep “Daha yok mu?” çığlığı var içinde!

Yeryüzü ve çocukları ona yetmeyecek!

Kalp…

Arayan, arayan ve hep arayan…

Ve çare: “ Kalpler ancak beni zikretmekle tatmin olur!”