Doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar biliyorsun.

Ama doğru söyleyen eninde sonunda onuncu köyünü buluyor ve adam gibi yaşamaya devam ediyor.

Lakin son zamanlarda sıkıntı büyük Leonardo! (Leonardo arkadaşımdır.)

Onuncu köye fedâi olmak isteyen çok az, hatta yok hükmünde.

Kimsenin doğru gibi bir derdi yok.

Kaybetmek gibi bir kaygı taşıyan hiçbir kalp doğruyu konuşmuyor.

Ve ne yazık ki herkesin kaybedecek bir şeyi var.

Öğretmen konuşmuyor maaşı var. Gazeteci konuşmuyor gazetesi var. İdareciler konuşmuyor koltukları var.Yani herkesin bir şeyi var. Ve bu bir şey onun bir şekilde putu olmuş.

..................................................................

Doğruyu konuşmamak karşımızdakini Firavun yapıyor.

Yaptığı her şeyin bir süre sonra doğru olduğunu zannetmeye başlıyor.

Yani, yanlışa yanlış dememek daha büyük yanlışa sebep oluyor.

Belki de Firavun’a, Nemrut’a ya diğer zalimlere, yanındakiler yanlışlarını söyleseydiler bu söylediğimiz zalimler hiç olmayacaktı.

“Beni öldürür, makamımdan olurum, paracıklarımdan olurum, dostluğumdan olurum.” gibi düşüncelerle aslında karşımızdakini adım adım manevî ölüme sürüklüyoruz.

Onun nefsini, kibrini, gururunu okşamaktan başka bir şey yapmıyoruz!

.....................................................................

Sevgili Leonardo,

Doğruları konuşmaktan çekinme ve emin ol ki insanlar doğru konuşanları severler.

Canları da sıkılsa, moralleri de bozulsa senin hep doğru olduğunu bilirler.

“Her doğru her yerde söylenmez.” sözü, artık “Hiçbir yerde doğru söylenmez.” biçimine dönüştü.

Doğru konuşan adamlara ihtiyacımız var.

Bizim Allah olmadığımızı, kul olduğumuzu, yanlışlarımızın olabileceğini bize hatırlatan güzel adamlara ihtiyacımız var.

Nesli tükenmek üzere olan, doğru konuşanlar topluluğuna ihtiyacımız var.

Şirketler, kurumlar kendi kendilerini kontrol etmek için “muhalif adam!”lara para verirken, biz neden farklı düşünen, sorgulayan kişileri ötemize fırlatıyoruz?

Sahi Leonardo,

Bir yerde herkes aynı şeyi konuşuyorsa orada kimse bir şey konuşmuyor demektir, biliyorsun.

...........................................................................

Evet, linç edilebiliriz, kısa dünya hayatında sahip olduklarımız elimizden alınabilir.

Koltuklarımız elimizden gidebilir ama doğruyu doğruca konuşalım.

Hiç düşündün mü, aynı partinin sempatizanları o partinin her şeyine evet diyor.

Diğer parti her şeye hayır diyor.

Diğer partinin sempatizanları kendi partisinin her şeyine evet diyor. Karşıya hayır!

Sebep aslında net!

Aslında herkes şunu söylüyor içten içe: “Benim tuttuğum parti, dernek, vs. hatasız. Çünkü ben tutuyorsam hatasızdır. Ben hatalı olana biat etmem.”

......................................................................

Ben yine doğrusunu söylemek zorundayım Leonardo!

Eninde sonunda öleceksin ve hem konuştuklarından hem konuşmadıklarından, hem doğru söylediklerinden hem söylemediklerinden hesaba çekileceksin!

Belki insanlar haşr olurken, koltuğunda yaratılırsın bilmiyorum ama bildiğim şu ki:

“ O koltuk sana şefaatçi olmaz, olamaz!”