(Ey inanlar!) " Bir de öyle bir fitneden (günahlardan) sakının (ve sakındırın) ki o(nün cezası) sadece zulmedenlere (yani günahı işleyenlere) isabet etmekle kalmaz (bütün toplumu perişan eder). Biliniz ki Allah elbette cezası çok şiddetli olandır." (Enfal, 25)
*
Toplumlar da bireyler gibi uğradıkları musibetler karşısında kendilerini hesaba çekmelidirler.
*
Görüldüğü gibi âyet-i kerime de bir toplulukta zulüm, şirk ve günahların işlenmesi ve bunlara karşı iyiliği emir ve kötülüğü men görevinin yapılmamasından dolayı o toplumlara cezanın umûmi geleceği bildirilmektedir.
*
Hocam merhum, "Bitkiler gıdasını topraktan, insan da kulaktan alır" diyerek nasihatın insan üzerindeki tesirine misal verirdi.
*
Günümüzde değil nasihat etmek, bir kimseye hatasını hatırlatmak bile "mahalle baskısı" kabul edilir oldu. Uygunsuz bir davranışı tenkit etmek suç haline geldi.
*
Her türlü hayasızlık ve ahlaksızlık toplumda itibar görür oldu, erdemli ve inançlı kimseler gerici ve yobaz yaftasıyla yaftalanarak sesleri kesildi.
*
Ailemizin bir ferdi haline gelen tv, gayrimeşru yaşantıyı olağanlaştırarak toplumun manen çöküşünü hızlandırıyor. Kızlarımız, kadınlarımız sokaklarda yarı çıplak gezerken utanmak yerine tebessüm ediyoruz...
*
Başimiza Allah'in gazabı inince de elimizi açıp " Ey Rabbimiz, bu belâyı, bu musibeti başımızdan def eyle" diye yalvararak dua ediyoruz.
*
Haşa! Allah (cc) yaptıklarımızdan gafil değildir. İçimizdeki sapıkların sapıklıklarına, haksızlıkların hırsızlığına, zalimlerin zülmuna, zayıfların ezilmesine gözlerimizi kapatmayalım, itiraz edelim, karşı çıkalım... Önce kendimizi hesaba çekelim!..