Nar (Punica granatum L.) Punicaceae familyasından genellikle tropik ve subtropik bölgelerde yetiştirilen çok yıllık bir bitkidir (Alper, 2001).

Kaynaklarda insanoğlunun narı 6500 yıl öncesinden beri tanıdığı bilgisi yer almaktadır.

Adına ilk rastlanılan yazılı kaynak ise M.Ö. 1550 yıllarında yazıldığı düşünülen Mısır’da keşfedilmiş Ebers Tıp Papirüsüdür. İran, Hindistan ve Pakistan narın anavatanı olarak bilinmektedir. Hindistan, İran, Türkiye, Azerbaycan, Pakistan ve İspanya önemli üretici ülkelerdir. Türkiye’de ise Akdeniz, Ege ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri nar üretiminde öne çıkan bölgelerdir.

Nar suyu ve nar ekşisi en bilinen tüketim şekilleri olmakla beraber diğer kullanım şekilleri arasında şarap, sirke, likör, konsantre, gazoz, şurup, reçel ve jöle yer almaktadır. Besin maddesi olarak kullanımının dışında kimya, kozmetik, ilaç ve boya sanayinde, sitrik asit, mürekkep ve kolonya imalatında kullanılmaktadır. Fenolik maddeler, flavanoidler ve antioksidanlarca oldukça zengin bir meyve olan nar, insan sağlığı açısından çok önemlidir.

Bitkinin meyvesi geniş bir etnomedikal geçmişe sahiptir. Narın çekirdeği, suyu, kabuğu, yaprağı ve çiçeği ayrı bir farmakolojik aktiviteye sahiptir.

Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacılara göre, nar suyundaki bileşikler hem kanser hücrelerinin ilerlemesine engel oluyor hem de prostat kanserinin metastazına neden olan bir kimyasalın etkisini azaltıyor. Nar meyvesi yüzde 15 karbonhidrat, yüzde 0.8 protein.  B1 ve B2 vitaminleri ile kalsiyum, fosfor ve demir bakımından zengindir. 
Prostat kanseri erkeklerde ölüme neden olan ikinci kanser türü olarak biliniyor.Prostat kanseriyle mücadelede etkilidir.Fareler üzerinde yapılan  araştırmada, hayvanların içme suyuna nar suyu karıştırıldığında,Kanserin ilerleme hızının nar suyu miktarı artıkça yavaşladığı tespit edilmiştir.
Nar suyu, tümörlü hücrelerin parçalanmasını ve yayılmasını azaltır.
Önemli bir proteinin kemik iliğine sıçradığı ve burada yeni tümörlere neden olduğu belirtilmektedir.Nar suyu bu proteinin işlevini kısıtlamakta ve böylece prostat kanserinin kemiğe sıçramasına engel olmaktadır.

Yüksek antosiyanin içeriğine bağlı olarak kuvvetli antioksidandır. Kalp ve dolaşım sistemi işlevleri üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir.