Geçmişte başörtüsünü yasaklayan veya yasak olmasını savunan bir kısım siyasiler bu gün bu konu hakkında çözüm üretmek istediklerini söylüyorlar.

Tabii ki başörtüsünü gündem etmeleri bu konu hakkında çözüm bulma niyetleri hassasiyeti olan inananları sevindirmiştir. Fakat bugün çözüm isteyenler geçmişte başörtüsüne hep karşı çıktıklarından dolayı maalesef inandırıcılıklarını sağlayamıyorlar. İnanan kesim ve benim de bu konu hakkında görüştüğüm farklı çevrelerdeki vatandaşlarımız tarafından da, bunun seçimin yaklaşmasından dolayı yapılan bir hamle olduğu düşüncesi ağır basıyor.

Hatta yakın zamanda Kayseri’de bir askeri birliğin komutanı, birlikteki personele ve ailelerine başörtüsü ve sakal yasağı getirmesi gündeme gelmiş ve bu komutan açığa alınmıştı. Komutan bu konuda daha da ileri giderek birliğe gelen misafirlerin de bu yasağa uyması gerektiğini emretmişti.

Sorular karşısında bu kararın sehven alındığını söyleyerek bu yasağın geri çekildiğini açıklanmıştı.

Peki, alınan bu kararın sehven alınması ne demek?

Türk dil kurumuna baktığımızda sehven kelimesinin karşılığında “dalgınlık veya unutkanlık sonucu” yapılan eylem olarak karşımıza çıkıyor. Acaba burada alınan bu karar sehven alınmış olabilir mi?

Diğer taraftan bu yıl içinde bir siyasi parti sözcülerinden biri çocukların küçük yaşta kuran dersi almalarını eleştirmişti.

İşin gerçek boyutuna baktığımızda hala başörtüsünün ve diğer inanç özgürlüklerinin belirli kesimler tarafından hazmedilmediğini görüyoruz.

Bu hazımsızlığın sebebini anlamış değiliz.

Kamuda başörtüsü yasağı 2013’te, TSK’da ise 2017 yılında kalkmıştır. Bu meyanda bu yasak kalktığından beri başörtülü bayanlar devlet kurumlarında veya özel sektörde işlerinde çalışıyorlar. İşlerinde herhangi bir aksama olmadığı gibi başarılarını da gururla takip ediyoruz.

Diğer yandan çocukların küçük yaşta kuran dersi alması konusu, aslında daha uzun konuşulması gereken bir konudur. Fakat bu konuya kısa bir cevap vererek geçelim.

Toplum yapımızda çocukların dini eğitimi için genel düşünce küçük yaşta camiye göndermektir.  Yapılan araştırmalara göre aileler, çocuklarını okul aralarında (tatillerde) camiye göndermeyi tercih ediyorlar. Ebeveynler bunu bir sorumluluk ve mecburiyet olarak görüyor ve kendilerini sorumluluktan kurtardığını düşünüyorlar.

Ezcümle halkın inancına ve değerlerine sahip çıkmak her vatandaşın görevi olduğu gibi bilhassa kamu görevlilerinin ve siyasilerin görevidir.

Gerçekleri ve kendi özlerini düşünmeli, halkın inancına ve düşüncelerine saygı göstermeli, sadece seçim zamanlarında bunu hatırlamak, gündem etmek ve taraftar toplama çabasının inandırıcılıktan uzak olduğu unutulmamalıdır.