Kardeşlerim,

Konumuzun iyice anlaşılması için, şöyle bir alt başlık açmak zorundayız,

TOPLUMSAL DİNDARLIK.

İslam dini, bireyin sadece rabbiyle olan münasebetiyle sınırlı olmadığından, etkileşimde bulunduğu tüm kişilerle dini ve inancı çerçevesinde muamele etmek zorundadır.

Dolayısıyla burada toplumun dindar veya dinsizliği rol almaktadır

Dini bütün, kâmil Müslüman olabilmek, için, bireyin dindarlığı yanında, toplumun da dindarolması gerekir. Zira birçok işimizi toplumsal olarak yaşamaktayız.

Toplumun dinsiz olması, toplumu oluşturan bireylerin Müslümanlığını şaibe altına alır, Toplum dinsiz olduğu halde, topyekûn İslam milletinden bahsedebilmek mümkün değildir, dinsiz bir toplumda Müslüman bireyleri olması mümkün olsa da,  toplumun İslam’ında bahsetmek mümkün olmaz

Ayrıca Toplumları oluşturanlar bireylerdir. Toplumlar, bireylerin dindarlığı kadar dindardır.

işler Allah’ın buyruklarına göre yerine gelmediği halde ve bu işleri yapanlarda bu bireyler olduğu göre, nasıl oluyor da birey ve toplumun Müslümanlığından bahsedile bilinmektedir

Nasıl oluyor da haramlarının yasal sayıldığı ana karada, halen toplum ve bireylerin dindarlığından bahsedile bilinmektedir.

Ticaretimiz, düğünlerimiz, eğlencelerimiz, aile ziyaretlerimiz A dan Z e dünyevi işlerimiz, gayri İslami olduğu halde, hangi akılla Müslüman olduğumuzu söyleyebilmekteyiz.

Bakın bu hususta son devrin şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi ne buyurmaktadır; “Bir yönetimin dini İslâm'dır demekle dini İslâm olmaz. Geçmiş ve hazır tüm işaretler, bu yönetimin İslâm'la hiçbir ilgisi olmadığını göstermekte.

Bir hükümetin dininin İslâm olması demek; İslâm'ın o hükümet katında fonksiyon icra etmesi demektir. Daha önce defalarca ispat ettiğimiz gibi bu yönetim, hilafeti işlevinden uzaklaştırarak, dinden çıkmıştır.

Ümmetin dinine iki açıdan bakmak gerekir:

1 - Ümmete mensup fertlerin kendi özgür iradeleriyle İslâm'ı seçip, Müslüman olmaları. Yani ümmeti oluşturan bireylerin Müslümanlığı.

2 - Müslüman bireylerin oluşturdukları ve yönetimin Müslüman olması, Zira İslâm, birey ve toplum arasını ayırmamıştır; bilakis sosyal olgularla çok yakından ilgilidir.

Dolayısıyla bir ümmetin Müslüman sayılabilmesi için; fertlerinin yan ısıra, cemiyetlerinin de Müslüman olması, İslâm şeriatı hükümlerine bağlı kalması lazımdır.

Ümmet bireyleri, İslâm şeriatına boyun eğdiği halde, bu bireylerin oluşturduğu cemiyet ve devlet boyun eğmiyorsa o ümmetin İslâm'ı sahih olmaz.

Burayı İslam yurdu olarak sayıklayan zümreler bilsinler ki “bubuyönetim şer’i hükümlerle bağlı değil, tamamen özgürdür. Herhangi bir dinî kontrol tanımamaktadır. Eğer ümmet, böyle bir hükümeti seçip hoşnutlukla kabullenirse, bana göre kesinlikle dinden çıkar. Bundan şüphe eden de dinden çıkar. Mürtet olmuş olur. Tövbe edip, dinî hüküm ve dinî yönetime dönmedikleri sürece Müslüman sayılmazlar. (Mustafa Sabri)”

Bu ülkede en karlı şirketler, faizli bankalar, içkili pavyon ve restoranlar, kumar işletmeciliği (toto, loto, milli piyango ve ganyan)kulupları plajlar dır. Günahlı sektörlerin en çok kar getiren şirketlerbulunduğu topluma dindar Müslüman toplum demek mümkün müdür?

Bir zamanlar fuhuş ticareti yapan manukyanın vergi rekortmeni olduğu bu ülke dindar Müslüman ülke imiş öylemi? Manukyan 90’lı yıllarda 6 kez vergi rekortmeni seçilmiştir, …kendi namusunu kendisi kirleten dindar toplum.

Bu toplumu Müslüman, ülkeyi de İslam beldesi olarak kabul eden bedbaht anlayış…

Burayı Darul İslam ilan eden aklı kıt hocalar… Kalemisatılık kalemşorlar…

Çizdiğimiz bu tablo İslam olmadığına, İslam dindarlığı olamayacağına göre, peki bu toplumun yaşadığı din neyin dini ve toplum  neyin dindarıdır.?

Biz dindar mıyız yoksa kürdan mıyız, dindar isek hangi din sahibinin kurallarına göre ticaret yapmakta veya evlenmektesiniz.

Kuralsız yaşamı seçmiş, hayatımıza İslam’ı egemen kılmamış isek,  nasıl oluyor da hayâ etmeden İslam dinindeniz diye bilmekteyiz.

Bu girişten sonra konuyu şöyle toparlamak isterim, her toplum dindardır. Çünkü her toplumun tabi olduğu kural ve yasaları vardır, kimisi x dine kimileri İslam dinine tabidirler

Biz burada belirgin sapık dinlerden, ehli kitabın dindarlığından bahsetmeyeceğiz, zaten bu dinler batıl dinlerdir, komünizm veya Budizm gibi.

Burada konuya mevzu bahis edeceğimiz din veya dindarlık, İslam adına hareket ettiklerini sandıkları halde…Kendilerini İslam’a nisbet ettikleri halde…İslam ile zerrece alakası olmayan düşünce akımlarından bahsedeceğiz, yani biraz zülfü yâre dokunacak, öz eleştiride bulunacağız

Benim araştırmalarıma göre Türkiye’de kendisine yer bulan akım ve dinlerden bazıları, aşağıda maddeler halinde sunduğumuz dinlerdir.

1- Devletin dayattığı din. 2- STK, cemaat, tarikat ve partilerin dayattığı din, 3- Toplumun kendi içinde uydurduğu din, 4- Allah’ın bize sunduğu İslam dini

Devam eden yazılarımızda bu dinlerden bahsedeceğiz.