Geçen hafta kaleme almış olduğum "O günden bu yana bir daha düzelmedi dünya" yazısı ile ilgili gerek Türkiye'den gerekse Suriye'den bir çok yorum aldım.

Konu, 2 Eylül 2015'te ailesi ile birlikte Muğla'nın Bodrum ilçesinden Yunanistan'ın İstanköy adasına şişme botla geçmeye çalışırken annesi ve kardeşi ile birlikte boğularak hayatını kaybeden üç yaşındaki Suriyeli Alan Kurdi ile bir bombardımanda yüzü kanlar içinde ağlayarak "Ölünce Allah'a her şeyi anlatacağım” diyen o masum Suriyeli çocuğuktu.

Birde İslam çoğrayası işgal edilirken, masum çocuklar hünharca katledilirken herkesin bu duruma seyirci kalmasıydı.

Gerçekten de o günden sonra bir daha düzelmedi dünya.

O yazıdan sonra gelen yorumların başında "Peki neden düzelmiyor, hiç mi düzelmeyecek, yada nasıl düzelecek?" sorusu oldu.

Neden düzelmiyor sorusunda, "Çünkü bombardımanlarda evini bırakmak zorunda kalan mülteciler, insan hakları ve medeniyetten bahseden Avrupa giderken, Avrupa onlara sınırlarını kapatıyor, denizlerde boğulmalarına seyirci kalıyordu.

Çünkü Esed denen bir diktatör yanına Rusya'yı da alarak masum çocukları hunharca bombalarken, hepimiz bu katliamları seyrediyorduk. İşte bu yüzden düzelmiyor."

Hiç mi düzelmeyecek yada nasıl düzelecek sorusuna gelince, elbette düzelecek.

Düzelmesi için bir şartlar var.

O şart oluşmadığı müddeçe asla düzelmeyecek kanatindeyim.

Öncelikle dünyanın gerçekten yeniden düzelmesini istiyorsak yıkıldığı yerden imar etmek zorundayız.

Yani Afganistan'dan Irak'tan, Filistin'den, Yemen'den imar etmeliyiz.

Dünyanın düzelmesini istiyorsak, 11 yıldır dünyanın en büyük katliam ve dramlarının yaşandığı Suriye'yi imar etmeliyiz..

Buralara sahip çıkmadığımız müddetçe, buraları düzeltmediğimiz müddetçe işgal ve yıkım devam edecek.

Biz istemezsek de ülke ülke, şehir şehir yıkılacak bu dünya.

Tıpkı Kudüs'ün, Kabil'in, Bağdat'ın Sana'nın Halep'in yıkıldığı gibi.

Ve şimdi Kiev'in yıkıldığı gibi.

Ve kimse bunun önüne geçemeyecek.

Bir daha söylüyorum, dünyayı düzelmek istiyorsak, yıktığımız yerden, yıkılırken seyirci kaldığımız yerden düzeltmek zorundayız.

Aksi halde mümkün değil.

Şimdi buyurun bu dünyayı yeniden düzeltmek için size hodri meydan.

Tabi düzelmesini istiyorsanız!