İnandığımız din bize haksızlık karşısında susmamayı öğretti.

Bir yanlış gördüğümüzde ilkin onu ortadan kaldırmayı öğretti.

İş yapılması gereken yerde konuşmak; konuşulması gereken yerde ise buğzetmek değil.

İş yapılması gereken yerde iş yapmak.

Bir kötülüğün engellenmesi gereken yerde canla başla o kötülüğü ortadan kaldırmaya çalışmak.

Bir yanlışı ortadan kaldıracak gücü yoksa da onu haykırmak.

Onu da yapacak imkanı yoksa onu reddettiğini, kabul etmediğini iç dünyasında sürekli diri tutmak.

Gelelim güncel konumuzla ilgisine.

On yıllardır bize dayatılan, bize ait olmayan, bizden olmayan, tamamen            yabancı menşeli olan anayasa bu günlerde değişiklikle gündemde.

Allah’ın mükemmel olarak var ettiği kuşkusuz sadece doğa değildir.

Sosyal yapıdır da aynı zamanda.

Hatta Adem Smith’in baktığı yerden ekonomik hayattır da.

Ekonominin babası olarak kabul edilen kapitalist Adam Smith “Piyasaya müdahale eden gizli bir el vardır.” Diyerek Allah’ın hayatın her aşamasına müdahale ettiğini ikrar etmek durumunda kalmıştır.

Yani şartlar insanlığı Allah’ın kurmuş olduğu sisteme razı olmaya hızla götürüyor.

İnsanlık artık farkında aslında; beşer beşerliği kadar yapıyor bir şeyleri.

Yani yanılıyor, yanlış yapıyor…

Süreç bizi buraya getirmişken biz de Müslüman olarak artık beşeri sistemlerin miadını doldurduğunu ifade etmeliyiz.

Bunun zamanının geçtiğini bile söyleyebiliriz.

Cemaatler, Sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri bunu ifade etmeliler.

Artık beşer tarafından yapılmış, çelişkilerle dolu, insanlığa cevap vermeyen bu anayasaya yeter demeliler.

İbneler bile haklarını ararlarken tüm komplekslerimizden sıyrılarak yeter demeliyiz.

Somut birkaç örnek üzerinden anlatayım.

Birbirlerine yan baktıkları için birbirlerini öldüren bir sürü insan var memlekette.

Tecavüz vakalarının haddi hesabı yok.

Hırsızlık bir müesseseye dönüşmüş durumda, herkesin canı yanıyor.

Verilen cezaların hiçbir şekilde caydırıcılığı yok.

Kısas ve Had cezalarının gerekliliğini yüksek sesle haykırmalıyız artık.

Bunların gerekliliğini işinde gücünde, memleket sevdalısı kişilere anlatmalıyız.

Canımızın yanmasını istemiyorsak, canımızı, malımızı kaybetmek istemiyorsak bunlar gerekli demeliyiz.

Allah’ın sisteminden başka sağlıklı bir sistem olamayacağını her platformda ifade edelim.

Toplantılar yapalım, paneller düzenleyelim, kapı kapı dolaşalım, yetkililerle görüşelim, kamuoyu oluşturalım.

Varsın birileri rahatsız olsun ama biz isteyelim.

Biz tepkimizi ortaya koyalım                                                                               İktidar da halkın taleplerine göre düzenleme yapsın.

Ancak bu zamana kadar bu bahsettiğimiz minvalde bir çağrıya şahit oldunuz mu?

“Biz de varız, biz halkın kendisi olmamıza rağmen bizim sesimiz anayasanın neresinde.” olacak diye bir haykırış duydunuz mu?

Biz haykırmazsak kim diyecek halk bunu istiyor diye?

“Biz halkın taleplerini göz önünde bulundurmak durumundayız.” diye kim diyecek?

Bakın bugün biri cinayet işlesin yatarı 15 sene civarında.

Devlet alıyor bu kişiyi 15 yıl besliyor.

İçeride 15 yıl boyunca iyi bir hukukçu düzeyinde hukuk öğreniyor bu kişi.

Kendisi gibi suçlu kişilerle ekip oluşturuyor.

Dışarı çıkınca artık yakalanmıyor.

Neden?

Çünkü sistem o kişinin yakalanmamayı öğrenebileceği tüm ortamları sağlıyor, yeteri kadar bilgi birikim oluşturması için ortam sağlamış oluyor.

Artık tecavüzcüler, katiller, hırsızlar bizimle beraber aynı havayı teneffüs ediyor.

Bunu bu hale getiren işte bu beşeri sistem.

Artık beşeri sistemlerin tecavüzcüleri beslemekten başka bir anlama gelmediğini ifade etmeliyiz.

Demokrasinin, batının bir putu olmaktan ibaret olduğunu hakkel yakin görmedik mi?

Artık kurtulalım şu kompleksimizden.

Kara düzen bir şeyleri ifade edelim demiyorum.

Ancak oturup konuşalım, tartışalım, en güzel, en güncel şekilde ifade edelim hem insanımıza hem hükümete.

Her ikisinin de anlatılmaya ihtiyacı var.

İnsanımıza anlayabilecekleri şekilde ifade edelim hükümete ise baskı yapalım ki hükümetin eli güçlensin, halk böyle istiyor desin.

Bu halkın büyük bir çoğunluğu beyaz değil.

Halkın büyük çoğunluğu hem ulusal hem uluslar arası düzeyde dönen tezgahların farkında.

Beşeri sistemlerin yaramıza bir faydası olmayacağının da farkında.

O zaman bize düşen biraz ses çıkarmak.