“Kol kırılır yen içinde kalır” sağlıklı bir yol değildir.

Popüler hale gelen kuran kursu öğrencisinin darp edilmesi videosu bağlamında konuşuluyor.

Birileri nefretini kusuyor, birileri bu işin yanlışlığını söylüyor bazıları ise “kol kırılır yen içinde kalır” tavrında.

Mehmet Görmez Hoca’nın özel bir görüşmemizde yaptığı enteresan bir benzetmeyi sizlerle paylaşarak aslında ne demek istediğimi daha ilkesel bir şekilde ifade etmeye çalışacağım.

Münker nekir melekleri ölmüş olan Kur’an Kursunda okumuş, medresede okumuş ve İmam hatipte okumuş kişilere sorular yöneltir.

İlk sorumuz malumunuz “Men Rabbuke”dir, yani “Rabbin kimdir”

Kur’an Kursunda yetişmiş çocuğumuz soruya müdahale eder ve o “Men Rabbuke” değil “Mer rabbuke” şeklinde okunur diye itiraz eder.

Medresede yetişmiş olan kişi “Men Mübteda Rabbuke ise Haber” der.

“Men Rabbuke” sorusuna cevaben.

İmam Hatip’te yetişmiş öğrencimiz ise “Şıkları alalım” der.

Bizim eğitimle ilgili hali pür melalimiz böyle işte.

Kur’an Kursları anlamakdan, ruhtan, davadan uzak sadece ve sadece salt güzel okuma üzerine,

Medreseler yine basit haliyle sadece dilbilgisi üzerine,

İmam Hatipler ise sınava odaklı bir eğitim alıyor maalesef.

Bizim problemimiz sistemsel.

Sadece bir hocanın bir öğrenciye şiddet uygulaması değil.

Bu nedenlerden bu sonuç çıkar.

Sadece bundan sonra daha dikkatli olur şiddet uygulayan hocalar şiddet uygularken bir şeyler yapılmazsa.

Bu sıkıntılar böylece devam edip gider.

Henüz bu sıkıntıları çözecek bir mekanizmamız yok maalesef.

Ne medrese ne kuran kursu ne imam hatip sistematiğimiz içerisinde yok.

İmam Hatiplerin biraz daha dinamik ve gelişmeye açık olduğunu söylemek mümkün.

Halihazırda Meb’de Din Öğretimi Genel Müdürlüğü görevindeki Nazif Bey ve ekibinin bu konudaki samimiyetleri, çabaları, uğraşıları, kapasiteleri, yaptıkları yenilikler göz önünde bulundurulduğunda daha çok yapmamız gereken işler olmakla birlikte umutlarımız tazeleniyor diyebiliriz.

O zaman gelelim diğerlerine.

Medreselerle ilgili de lokal, yerel bazı şeyler yapılıyor.

O da fiziksel değişiklikler daha ön planda olarak.

 Daha güzel binalar, toplantı salonları, projeksiyon aletleri, yemeklerin kalitesi vs.

Kimse müfredata, sisteme dokunmuyor.

Dokunmak isteyen, konuşan, eleştiren de linç ediliyor.

O zaman medreselerden takkeli, efendi ahlaklı görünümlü ama ruhsuz, miskin insanlar çıkıyor.

(Burada istisnaların olduğunu, hepsinin böyle olmadığının da altını çizelim.)

Kuran kurslarında sadece şiddet değil ahlaksızlıklar da devam ediyor.

On yıl önce devam eden bir ahlaksızlığa müdahale edenler linç edilmişti o sistemden nemalanan kişiler tarafından.

Aradan yıllar geçti, tam on yıl sonra bir müftünün aynı ahlaksızlıklarla uğraştığına şahit oldum.

Ahlaksızlığın içeriğini konuşmuyorum, bilen biliyor.

Kol kırılıp yen içinde kalmasın.

Tam tersi eksiklerimizi konuşalım, tartışalım.

Kızalım, öfkelenelim ama konuşalım.

Her şeyi konuşalım.

En zor olan Meb iken en iyi sıçramayı o kurum yapıyor şimdi.

Hafız imam hatipler, uluslar arası imam hatipler, Fen İmam hatipler açıyor ve daha neler neler yapıyor.

Medreseler lokal bazı şeyler dışında sadra şifa bir şeyler yapacak gibi görünmüyor.

Diyanet ise şekilsel şeyler dışında Kur’an Kurslarını dönüştürmüyor.

Görmez Hoca bu şekilde bırakarak giderse çok büyük ayıp eder.

Bu vebalin altından kalkamaz.

Kur’an Kurslarıyla ilgili sıkıntılar bildiğiniz gibi değil.

Kur’an-ı Kerimi yüzüne okutma ve ezberletme dışında başka bir misyonu yok.

En azından fiili olarak.

Birileri bu konuyu kullanarak bizi sıkıştırmadan biz çözelim bu konuyu.

Bu bizim samimiyetimizin de göstergesi olur.

Aksi halde pislikler, sıkıntılar çıktıktan sonra yapılacak şeyler samimiyet göstergesi olmaz.

Gelin bu problemleri çözme iradesi gösterelim hep beraber, cesurca.